Dr. Baran Bozoğlu: “Tartışmalar cadı avına döndü”

Dr. Baran Bozoğlu: “Tartışmalar cadı avına döndü”
TBMM Genel Kurulunda geçtiğimiz ay ilk dört maddesi kabul edilen İklim Kanunu Teklifi kamuoyunda tartışmaya neden olurken, CHP Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentler Başkan Yardımcısı Dr. Baran Bozoğlu önemli açıklamalarda bulundu.

Son zamanlarda İklim Kanunu ile ilgili araştırmalar ciddi şekilde artış gösterdi. TBMM Genel Kurulunda ilk dört maddesi kabul edilen İklim Kanunu Teklifi kamuoyunda tartışmaya neden olurken, CHP Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentler Başkan Yardımcısı Dr. Baran Bozoğlu önemli açıklamalarda bulundu. Bozoğlu, kanun teklifinin hızlı ve yüzeysel bir süreçle gündeme getirildiğini, bu nedenle sağlıklı bir değerlendirme yapılamadığını vurguladı. Tartışmaların “cadı avına” döndüğünü ifade eden Bozoğlu, yerel yönetimlerin iklim krizine karşı altyapılarını güçlendirmesi gerektiğini belirtti. Bozoğlu, “Tartışmalar öyle bir noktaya geldi ki, sanki iklim değişikliği diye bir mesele yokmuş, tüm bunlar uluslararası komploların ürünüymüş gibi lanse edilmeye çalışılıyor” dedi.

12.jpg

“İKLİM KANUNU GERÇEKLİKTEN KOPARILDI”

CHP Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentler Başkan Yardımcısı Dr. Baran Bozoğlu, Türkiye’deki iklim kanunu tartışmalarının yüzeysel bir zemine oturduğunu belirterek, meselenin bağlamından koptuğuna dikkat çekti. İklim kanunu konusunun çok tartışıldığını ancak, iklim değişikliğinin kanun taslağıyla beraber bağlamından kopartılmaya başlandığını gördüklerini dile getiren Bozoğlu, “20 Şubat’ta kamuoyuna duyuruldu ve 25 Şubat'ta komisyonda konuşulmaya başlandı. Sadece bir gün konuşuldu. Ertesi gün de genel kuruluna iletildi” dedi. Bu kadar hızlı bir sürecin sağlıklı bir değerlendirme ortamı sunmadığına dikkat çeken Bozoğlu, komisyondan çekilme sürecinin bir avantaj olarak değerlendirilmesi gerektiğini, böylece daha geniş ve uzman temelli bir tartışma zemininin mümkün olabileceğini ifade etti. İklim değişikliği gibi bilimsel verilere dayalı bir konunun siyasi manipülasyonlara açık hale getirildiğini belirten Bozoğlu, sanayi, enerji ve ulaşım gibi sektörlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının küresel sıcaklık artışıyla doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizdi.

13.jpg

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ CADI AVINA DÖNDÜ”

Bozoğlu, iklim krizine dair tartışmaların, tarihi ‘cadı avları’ dönemine benzer bir hale büründüğünü söyleyerek, “Tartışmalar öyle bir noktaya geldi ki, sanki iklim değişikliği diye bir mesele yokmuş, tüm bunlar uluslararası komploların ürünüymüş gibi lanse edilmeye çalışılıyor. Bu, 1500’lerde Avrupa’da yaşanan karanlık dönemi hatırlatıyor. Gerçek olmayan bilgilerle insanlar birbirini suçlamış, hatta birbirlerini öldürmüştü. Bugün de benzer bir cehalet hâkim olmaya başladı. Post-truth çağında iklim değişikliği cadı avına döndü” ifadelerini kullandı.

14.jpg

“YEREL YÖNETİMLER İKLİM KRİZİNE KARŞI DİRENÇLİ HALE GELMELİ”

Bozoğlu, iklim değişikliğinin, yalnızca küresel ısınmayla sınırlı bir çevre sorunu değil; şehir altyapısından tarıma, su yönetiminden turizme kadar geniş bir yelpazeyi etkileyen hayati bir kriz olduğunu belirtti. “İklim krizini kimse inkâr etmiyor. Bu bir gerçek” diyen Bozoğlu, Ankara’daki eski su şebekelerin, Muğla’daki deniz ekosisteminin bozulmasının, Antalya’daki turizm bölgelerine musallat olan yabancı türlerin ve denizlerin tuzlanması gibi somut örneklerle bu durumun şehirlerde oluşturduğu baskıyı açıkça gösterdiğini söyledi. Bozoğlu, bu noktada da, yerel yönetimlerin iklim krizine karşı dirençli hale gelmesi gerektiğini belirtti.

İklim krizinin yol açtığı sel, dolu, kar tipi ve yağış rejimi değişikliklerinin mevcut altyapı sistemlerini yetersiz hale getirdiğini vurgulayan Bozoğlu, “Kanalizasyon sistemlerine etkileri bertaraf edecek yeni bir iktisadi yapıya ihtiyacımız var” dedi. Bu yapının oluşturulması için devletin, belediyelerin ve bakanlıkların hazırlayacağı düzenlemelerin yasal zemine kavuşturulması gerektiğini belirtti.

15.jpg

“İŞÇİLER İÇİN ADİL GEÇİŞ YOK”

Bozoğlu, yeşil dönüşüm süreci beraberinde birçok sektörde yeniden yapılanmayı zorunlu kılarken, bu dönüşümden en fazla etkilenecek grupların başında işçiler ve küçük işletmelerin geldiğini söyledi. Bozoğlu, kömürlü termik santrallerin ve fosil yakıt temelli sektörlerin dönüşümüyle birlikte istihdam kayıplarının yaşanabileceğine dikkat çekti. Bozoğlu, mevcut İklim Kanunu teklifinde “adil geçiş” kavramının yer almadığını, bu nedenle özellikle yoksul kesimlerin ve mavi yaka çalışanların bu dönüşümde korunmasız kaldığını vurguladı. Sanayi bölgelerinden kırsal alanlara kadar ülkenin her bölgesinde sosyal adaleti gözeten bir istihdam stratejisine ihtiyaç olduğunu söyleyen Bozoğlu, “İklim krizinin çözümü yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyal bir meseledir” diyerek işsizlik riskine karşı sosyal politikaların geliştirilmesi çağrısında bulundu.

Kaynak:Rüveyda Aslıipek

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.