Uzm. Psk. Rabia Görgün yangın faciası sonrası yaşananları eleştirdi: "Sosyal bir çürümenin göstergesi"

21 Ocak’ta Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Oteli'nde çıkan yangın, ülkeyi yasa boğdu. Felaket, 79 kişinin yanarak hayatını kaybetmesine neden oldu ve geride tarif edilemez bir acı bıraktı. Ancak yangının ardından yaşananlar, toplumsal duyarlılık ve değerler üzerine derin bir sorgulamayı beraberinde getirdi. Oteldeki yangının alevleri söndürülüp dumanı dağılmadan, Kartalkaya’da tatil yapanlar kayak pistlerinde eğlenmeye, müzik eşliğinde tatillerinin keyfini çıkarmaya devam etti. Öte yandan fırsatçılar, yangın tüpü fiyatlarını iki katına çıkardı. Ulus’a konuşan Uzman Klinik Psikolog Rabia Görgün, yangın sonrası yaşanan duyarsızlıkları eleştirerek, “Acının ardından kayak tatiline devam edilmesi ve yangın tüpü fiyatlarının artışı, sosyal çürümenin bir göstergesi” dedi.

“YAŞANANLAR, TOPLUMSAL SORGULAMAYI GEREKTİRİYOR”

21 Ocak’ta Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Oteli'nde çıkan yangının ardından yaşananlar, toplumsal duyarlılık ve değerler üzerine derin bir sorgulamayı beraberinde getirdi. 79 kişi yanarak hayatını kaybettiği acı olayın yaşanan duyarsızlıklar hakkında Uzman Klinik Psikolog Rabia Görgün, şunları kaydetti:

“Çıkan yangında 79 kişi yanarak hayatını kaybetti. Bu, hem can kaybı hem de yaşanan acının büyüklüğü açısından derin bir yara. Ancak, olayın hemen arkasında yaşananlar, belki de daha büyük bir toplumsal sorgulamayı gerektiriyor. O yangının dumanı daha dağılmadan, Kartalkaya’da insanlar kayak yapmaya, tatilin keyfini çıkarmaya devam etti. Hayatın devam etmesi gerektiği bir gerçek, bu olayın bize ayna tuttuğu nokta işte sosyal çürüme kavramı.”

“SOSYAL ÇÜRÜME KENDİNİ GÖSTERİYOR”

Bu trajedinin ardından yaşanan toplumdaki değerler ve ahlaki yozlaşmaya örnek bir diğer nokta ise, yangın tüplerinin fiyatlarının iki katına çıkması. Yangın tüplerinin fiyatlarındaki artış, kamuoyunda büyük tepki çekti. Sosyal medyada birçok kişi bu durumun “fırsatçılık” olduğunu savunurken, bazıları ise artan talep nedeniyle fiyatların yükseldiğini öne sürdü. Bu konunun vicdanları yaralayan bir durum olduğunu ifade eden Görgün, “İnsanların yaşamını yitirdiği bir trajediden sonra ilk düşüncemiz ‘Bu nasıl bir daha yaşanmaz?’ olması gerekirken, ‘Buradan nasıl daha fazla kazanırız?’ fikrine kayan bir zihniyet. İşte, sosyal çürüme tam da burada kendini gösteriyor” dedi. Bu olay, yalnızca ekonomik değil, ahlaki bir sorunu da gözler önüne seriyor.

“KRİZİN, EKONOMİK FAYDAYA ÇEVRİLDİĞİ BİR TABLO”

Bu olayın sadece bireylerin değil, sistemin ve toplumsal dinamiklerin de bir yansıması olduğuna işaret eden Görgün, “Bir tarafta yas tutulması, kayıpların telafi edilmesi gereken bir durum; diğer tarafta hiçbir şey olmamış gibi hayatın devam ettiği, hatta krizin ekonomik faydaya çevrildiği bir tablo. İnsanlar arası empati eksikliği, toplumsal dayanışma yoksunluğu işte sosyal çürümenin en belirgin özellikleri. Fakat sosyal çürümenin en belirgin özelliği ahlaki değerlerin erozyana uğramasıdır” diye konuştu. Görgün, geçmişte dürüstlük, adalet ve yardımlaşma gibi değerlerin toplumun temel direkleriyken, günümüzde bireysel çıkarların ön planda olduğu bir yaşam tarzının benimsenmeye başlandığını söyledi. Görgün, “Bu durum toplumun genelinde güven duygusunu zedelemeye ve insanların birbirine karşı saygısını azaltmaya başladı. Artık insanlar babasına ve annesine bile güvenemez oldu. Dürüstlük bir meziyet haline geldi” dedi.

“ÇOCUKLARI SOSYAL MEDYA EĞİTMEYE BAŞLADI”

Görgün yalnızca ülkemizde değil, dünyada da değer yargıların bozulması, sosyal sınırların dağılması durumu olduğunu belirti. Ahlaki değerlerin doğuştan değil, öğrenilerek geldiğini dikkat çeken Görgün, “Nesiller bu konuda bozulmalar yaşamaya başladığında nesilden nesile aktarılamıyor” dedi. Teknolojinin ilerlemesiyle sosyal aile aktarımının bozulduğunu ifade eden Görgün, “Gençleri ve çocukları sosyal medya eğitmeye başladı. Gelir dengesindeki eşitsizlikler, zengin fakir ayrımları hatta hepimiz çokça duyduğu büyük balık küçük balığı yer bakış açısının insanları bencilleştirdiği ve ayrıştırmaya götürdüğü çok açık. Bu süreçte yapmamız gereken empati duygusunu tekrar kazanmak gelecek nesillere kaybetmeye başladığımız bu değeri tekrar kazandırmak” şeklinde konuştu. Çevremizdeki insanlarla olan iletişim ve duygusal bağlarımızı güçlendirmemiz gerektiğini kaydeden Görgün, “Sosyal medya kullanırken içerikleri gözden geçirin. Mümkün olduğunda olumsuz görsel içerikteki haberleri izlemeyin toplumsal olaylara duyarsız kalmayın ama bu duruma mutlaka bir sınır çizin. Son olarak ise sosyal destek ve psikolojik destek almaktan çekinmeyin toplum olarak buna çok ihtiyacımız var” diyerek sözlerini noktaladı.