
Ahmet Sandal
Bilmeyen/Bilmediğini bilmeyen bir toplum
Bize ne oldu böyle? Bizi kim bu hale getirdi böyle? Ne olacak bu toplumun hali? Bu toplum çok cahil, bu toplum bu halden nasıl kurtarılır?
Sorular uzar gider de, dertler bitmez.
Ne sorular biter, ne dertler, çileler biter.
Gerçekten de bu toplum olabildiğince sorunlu ve olabildiğince güvensiz hale geldi.
Bu toplumdaki sorunların ve güvensizliğin nedeni, ilim ve irfan noksanlığıdır.
Adam bilmediğini bilmiyor. İşte tehlikeli olan budur.
Filozof Platon’un güzle bir sözü var: “Bilmediğini bilenin arkasından gidin, bilmediğini bilmeyeni uyarın, bilmediğini bilene öğretin, bilmediğini bilmeyenden kaçın, uzaklaşın.”
Bu husus toplumlar için de geçerlidir. Bilmediğini bilmeyen toplum çok tehlikelidir ve o toplumdan uzaklaşın, kaçın.
Bu toplum bilmiyor ve bilmediğini de bilmiyor. Maalesef.
Halbuki eskiden öyle değildi.
Meşhur bir söz vardır. “Eski hal, muhal. Ya yeni hal, ya izmihlal.”
Yani eski, hali geri getirmek mümkün değil ve ihtimal dışıdır. Ya yeni hale uygun olumlu ve makul çözümle buluruz, ya da yok olur gideriz. Yani izmihlale uğrarız. Maazallah.
Bu durum tek tek fertler için geçerli olduğu gibi, toplumlar içinde de geçerlidir.
Örnek vermek gerekirse, bir meslek düşünün ve artık o mesleğin hitap ettiği tüketici kitlesi kalmamış ve siz o mesleği sürdürüyorsunuz. O meslekten gelir elde etmeniz mümkün müdür? Hayır.
Mesela, bir ilçede hiç kimsenin atı yok ve siz nalbantlığa devam etmek istiyorsunuz. Bu ne akılcıdır, en de doğrudur. Akılcı ve doğru olan o nalbantlık mesleğindeki kişinin meslek değiştirmesi ve halka hitap eden bir meslek edinmesidir.
Toplum için de bu böyledir.
Bu toplumda bazı şeyler yanlış gidiyorsa, çağ değişmiş ve dijitalleşme her yeri sarmışsa, “toplum olarak interneti ve dijitalleşmeyi istemiyoruz” demek akıl dışıdır ev doğru da değildir. En doğrusu dijital çağa uygun çözümler bulmaktır.
Mesela, internet ve sosyal medya yaygınlaştığı için aile içi iletişim mi azaldı mı? Mesela dijitalleşmede toplumdaki insanların kitap okluma oranları mı düştü? Hemen buna uygun çözümler geliştirmeliyiz. Aile içi iletişimi artırmak için mutfakta uzun yemek saatleri kararı alıp o sırada aile fertlerinin cep telefonlarını mutfak dışında bıraktırabiliriz. Dijital kitaplar yerine normal kağıt ortamındaki “kitap okuma etkinlikleri” düzenlenebilir. Ve şu gerçeği özellikle gençlerin zihnine yerleştirmeliyiz. “Dijital kitaplar, asla ve asla normal kağıt ortamındaki kitapların yerini tutmaz.”
Bilmediğini bilmeyen bu toplum ve bu toplumun fertleri çok tehlikelidir. Onları eğitmek, kitaplarla buluşturmak, ilim-irfan üzere yetiştiemek gereklidir. Yoksa geleceğimiz çok karanlıktır.
Bu toplumda şiddet, cinayet, kavga, cehalet, tartışmak, kin-öfke ve benzeri olumsuzluklar almış başını gidiyor. Özellikle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar bu toplumda çok korunaksız ve tehlike altındadır. Zaten de en çok çocuklar, kadınlar ve yaşlıklar şiddetin mağdurlarıdır.
Evet, bilmediğini bilmeyen bir topumda hepimiz, özellikle de çocuklar, kadınlar ve yaşlılar tehlike ve tehdit altındadır.
Bu durumdan şikayetçiyim ve mahzunum. İnşallah şikayetime ve hüznüme çare bulunur.
“Bilmediğini bilmeyen bu toplumdan şikayetçiyim” ve şiirimde de bunu ifade ettim.
BİLMEDİĞİNİ BİLMEYEN TOPLUM
Nasıl bir cehalet içinde bu toplum böyle?
Ne biliyor, ne bilmediğini biliyor!
Nasıl, nasıl cehaletten kurtulur, söyle.
Ne biliyor, ne bilmediğini biliyor!
Ne dostluk, komşuluk, ne cemiyet kaldı.
Herkes kabuğuna çekildi, ferdiyet kaldı.
İnsan kılığında bir yığın kemiyet kaldı.
Ne biliyor, ne bilmediğini biliyor!
Samimiyetsizlik, iki yüzlülük, riya.
İhlas ve hasbi dostluklar artık bir rüya.
Güya çağdaş oldurunuz sanıyor güya.
Ne biliyor, ne bilmediğini biliyor!
Toplumda insanlığını unutmuşlar var.
Para-pul için herkesi uyutmuşlar var.
Keyfini her şeyin önünde tutmuşlar var.
Ne biliyor, ne bilmediğini biliyor!
Bu toplum, korkarım, uçuruma gider.
Bunca çaba, onca çalışma güme gider.
Mahzun olurum, bu durum zoruma gider.
Ne biliyor, ne bilmediğini biliyor!
Toplumun hali, maalesef, böyle berbat.
Gel de bu durumu, zır cahillere anlat.
En gür sesimle haykırıyorum, heyhat!
Ne biliyor, ne bilmediğini biliyor!
Ne biliyor, ne bilmediğini biliyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.