Merhametin sahibi Allah'tır…

"Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında boyutu kısas farz kılındı: Hür kişi hür kişiyle, köle köleyle, kadın kadınla kısas edilir. Ancak, öldürülen kişi öldürülen aile tarafından affedilirse, diyet güzel bir şekilde ödenmelidir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Kim bu hızı aşarsa, acıklı bir azaba uğrayacaktır." (Bakara Suresi 178.)

İnsan, önce bindiği dalı kesiyor, sonra düşüp ağlıyor. Rabbimiz, sadece bizi yaratmakla kalmamış, fıtratımıza uygun kanunları da indirmiştir.

Bu kanunlar uygulandığında ortaya çıkan manzara ortada: Zülüm, acı, ağrısı ve toplumun patlaması... Ama insanoğlu haddini aşıp kendini ilah yerine koymaya çalışıyor.

Allah'ın adaletine uygun olmayan beşerî kanunları tercih ediyor. Sonuç? Felaketler, tekrar eden suçlar ve cezasızlık hissi. Kur'an'ı parçalayanlardan olmak Allah'a sığınırız. (Hicr, 91)

Her gün katliamla ilgili haberler duymaktayız. Televizyon kanalarında her haberin içeriği kan, hayal kırıklığı, acı.

Sosyal medya üzerindeki katilerin pozları. Babasının yanında katledilen eş ve çocuklar, annesini, babasını katledenler, arkadaşını, sevgilisini, öldüren caniler.

Geçen gün Sivas'ta iki kardeşin hayatlarını söndürmüş katilin. Cezası ne? Birkaç yıl hapis yatıp şartlı tahliye ile salınmak.

Sanki bir daha cinayet işlenmeyecekmiş gibi… Sanki gerçekten pişman olmuş gibi… Sahi biz Allah'tan daha mı merhametliyiz ki kısası “ağır” buluyoruz?

Kısas bir intikam değil, caydırıcı bir adalettir. Necip Fazıl, "Benim inandığım sistemde, sabah bir masumun öldürüldüğünüzde, akşam darağacında sallanan birini oturum açtığınızda" dedi.

Çünkü gerçek adalet budur. Fıtrata uygun olan budur. Bugün kadınlara, çocuklara yapılan şehitlere karşı yalnızca üzülüyor, birkaç gün sonra unutuyoruz.

“İyi hal” adı altında katillere, tecavüzcülere indirim veriliyor. Kravatını düzelten bir katil, “pişmanım” yoluyla hayatına devam edebiliyor.

Kadınlar ise hem mağdur oluyor, hem de adaletsizlikle ikinci kez yıkılıyor. Bir kadın düşünün. İçerisinde tecavüz eden adam, 20 yıl hapis cezası alıyor ama 20 ay bile yatmadan çıkıyor.

Kadın bu adamı bir gün mücadele ediyor. Ve kendisini savunmak için onu vuruyor. Mahkeme salonu…

Hâkim anlamı: “Niye öldürülürse?”

Kadın cevaplıyor: “Bana tecavüz etti, hâkim bey.”

“Devlet cezasını ben mi?” “20 yıl dedi, ama 20 ay bile yatmadan çıktı.”

“Devlet affetti dağılımı, bunda ne var?”

Kadın haykırıyor: “Ama hakim bey, o adama tecavüz eden kişi devlet değildi, bendim! Affı da bana sorulmalıydı!”

Adalet değişimini kaybetmiş bir sistem, kendini kimse kurtaramaz. Kurbanlar cezalandırılır, suçluların ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşır.

İşte bu noktada kısa bir ceza değil, bir caydırma aracıdır. Aynı zamanda toplumun güvencesini ayakta tutan ilahî bir denge unsurudur.