Aysel Ayşe Aygün Özer
Sultan II. Murad: Tahttan vazgeçen padişahın büyüklüğü
Osmanlı tarihinde nice güçlü padişah geçti. Fethedenler, kanun koyanlar, imparatorluk kuranlar…
Ama aralarında biri vardı ki, gücün en büyüğünün bazen “vazgeçmek” olduğunu gösterdi.
O isimdi Sultan II. Murad. II. Murad, devletin hem fırtınalı hem de geçiş döneminde tahta çıktı.
Henüz gençti, ama omuzundaki yük asırlıktı. İç isyanlar, dış baskılar, dağılma korkusu…
O, kılıcı kadar kalemini de iyi kullanan bir hükümdardı. Devletin yalnızca toprakla değil, adaletle büyüyeceğine inanıyordu.
Sultan Murad, ordular yönetti, zaferler kazandı ama en büyük zaferini nefsine karşı kazandı.
Çünkü bir gün, kendi isteğiyle tahtı oğluna, genç Mehmet’e devretti.
Bu karar, Osmanlı tarihinde neredeyse görülmemiş bir davranıştı.
Gücü elinde tutmak yerine, gençliğe yer açtı; kendi devrini sessizce kapattı.
Ama devlet düşmanları fırsatı kaçırmadı; Haçlı orduları yeniden harekete geçti.
II. Murad, bu haber üzerine inzivadan çıktı, ordusunun başına geçti.
Varna Ovası’nda Osmanlı sancağını bir kez daha zafere taşıdı.
Savaştan sonra, tekrar tahtı bırakıp sessizliğine döndü.
Bu davranış, onun karakterinin özüdür: Zafer için savaşan değil, huzur için yöneten bir hükümdar.
O, kılıcın keskinliğini biliyordu ama barışın değerini daha iyi biliyordu.
Dinlemeden hüküm vermez, öfkeyle değil, akılla karar alırdı.
Ve belki de bu yüzden Osmanlı, onun döneminde hem sükûneti hem de birikimiyle büyüdü.
II. Murad, sadece bir padişah değil, bir babaydı.
Hem oğluna hem milletine miras bıraktığı en büyük değer, ölçülü bir iktidar anlayışıydı.
Tarihin gözünde o, büyük savaşçıların gölgesinde kalmış gibi görünür. Ama aslında o gölgelerin ardındaki ışıktır.
Çünkü Fatih Sultan Mehmet’in “Fatih” olmasının yolu, babasının tevazusundan geçmiştir.
II. Murad, tahtı bırakarak küçülmedi; aksine, devletin büyüklüğünü yüceltti.
Onun büyüklüğü kılıçla değil, feragatle ölçülür.
Bugün onun hikâyesine baktığımızda, güç denen şeyin aslında ne kadar geçici, ama bilgelik ve tevazunun ne kadar kalıcı olduğunu görürüz.
Sultan II. Murad, fetihlerin değil, sükûnun padişahıdır. Ve bazen tarihin en büyük sesi, sessizlikten gelir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.