Her köşe başında karşımıza çıkan büyük kozmetik zincirleri, son yıllarda yalnızca kalitesiz ürün çeşitliliğiyle değil, artan müşteri şikâyetleriyle de gündeme sık sık geliyor. Özellikle de “sahte indirim” kampanyalarıyla...

Reyonlarda parlayan “%50 indirim” yazıları, tüketiciyi cezbetmek için adeta bir tuzak haline geldi. Fakat iş kasaya geldiğinde, o büyük indirimlerin aslında kâğıt üzerinde kaldığı ortaya çıkıyor. Çünkü birçok ürünün fiyatı indirime girmeden hemen önce yükseltiliyor; ardından da “kampanya” etiketiyle satılıyor. Kısacası, indirim bir illüzyondan ibaret.

Bugün tüketici eskisi gibi değil; bilinçli ve sorgulayıcı. Telefonundan saniyeler içinde farklı markaların fiyatlarını karşılaştırabiliyor. Sonuç mu? Kandırıldığını anladığında yalnızca alışverişi bırakmıyor, öfkesini sosyal medyada paylaşıyor. Ve bu kötü deneyim, yüzlerce kişiye dakikalar içinde ulaşıyor.

Yasal olarak yanıltıcı indirim ve fiyat oynatmaları açıkça suç kapsamına girerken, denetimlerin yetersizliği bu mağazalara cesaret veriyor. İndirim adı altında yapılan bu uygulamaların artık ciddi biçimde denetlenmesi gerekiyor.

HEM KALİTESİZ HEM DE PAHALI

Üstelik mesele yalnızca fiyat oyunlarıyla sınırlı değil. İade süreçlerinde yaşanan zorluklar, kasa önünde bitmek bilmeyen kuyruklar ve bazı çalışanların kaba tavırları, alışverişi keyifli bir deneyim olmaktan çıkarıyor. Çoğu müşteri çok bilinen kozmetik mağazasına ait markadan aldığı ürünler yüzünden, cilt problemleri yaşıyor.

Tüketici artık çok net: “Ben gerçek indirim değil, dürüstlük istiyorum.” Güvenilir fiyat politikası ve müşteri memnuniyetine verilen değer, rengârenk vitrinlerden ve sahte kampanya reklamlarından çok daha etkili.

Eleştirilerin bir diğer boyutu ise çalışanların yaşadığı zorluklara değiniyor. Bu mağazalarda görev yapan personel, çoğu zaman “zorla fazla mesaiye” bırakılıyor, dinlenme hakkı görmezden geliniyor. Mola süreleri de yetersiz. Gün boyu ayakta çalışmak zorunda kalan çalışanlar, ağır iş yükü altında tükenmişlik yaşıyor. Yani yalnızca müşteri değil, mağaza çalışanları da mağdur. Personel kölelik koşullarında çalıştırılırken müşteriler de güler yüz bekliyor. Bu tablo, zincirin hem müşterisini hem de kendi çalışanını kaybettiğinin açık göstergesi.