
Ahmet Sandal
Edebiyat yapmayın/savaş için gereğini yapın
Ah, ah, ah! Siyonist terörist İsrail ve onun yardakçısı ABD karşısında edebiyat yapan Müslüman ah, ah, ah!
Bu edebiyatı ister Ülkemizde, isterse Dünya’nın neresinde olursa olsun hangi Müslüman Ülkede, kim edebiyat yaparsa yapsın muhatabım onlardır.
Ey Müslüman dinle! Siyonist terörist İsrail edebiyattan değil savaştan korkar.
Ey Müslüman dinle! Terörist siyonist İsrail laftan anlamaz, savaştan anlar ve “o alçakların canı tatlıdır ve savaştan kaçarlar.”
Ey Müslüman korkma ve hazırlan. Vur terörist siyonist İsrail’i vur.
Ey Müslüman ayağa kalk ve ilerle. Vur terörist siyonist İsrail’i vur.
Ve şu gerçeği haykırıyorum:
Terörist siyonist İsrail'e karşı savaşmadan bir başarı elde edileceğini sananlar, tarihten ve gerçeklerden kopuktur.
Terörist siyonist İsrail'e karşı savaşmadan bir başarı elde edileceğini sananlar, tarihten ve gerçeklerden kopuk olduğu gibi dinden ve imandan da kopuktur.
Bu sözlerimi kendi kafamdan söylemiyorum. Dinimizin asıl kaynaklarına istinat ederek söylüyorum.
İşte savaşın gerekliliği konusunda Müslümanlara rehber olacak ayet ve hadisler.
Savaş ile ilgili Ayet-i Kerime'lerden birkaç örnek:
"Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı. Hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olabilir. Hoşlandığınız bir şey de sizin için kötü olabilir. Gerçeği Allah bilir, siz bilemezsiniz." (Bakara Suresi, 216)
"Zulüm ve baskı tamâmen ortadan kalkıncaya ve hâkimiyet sadece Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer haksızlıklara son verirlerse, artık zâlimlerden başkasına düşmanlık yoktur." (Bakara Suresi, 193)
"Size ne oluyor ki, Allah yolunda, ayrıca, baskı altına alınıp çaresiz bırakılarak: “Rabbimiz! Ahâlisi zâlim olan şu memleketten bizi kurtar. Bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diye yalvarıp duran zavallı erkekler, kadınlar ve yavrular uğrunda savaşmıyorsunuz?" (Nisa Suresi, 75)
"O halde sen, Allah yolunda savaş. Çünkü sen kendinden sorumlusun. İnananları da savaşa teşvik et. Umulur ki Allah, gerçekleri örtbas edenlerin gücünü kırar. Allah'ın gücü daha şiddetli, cezalandırması da daha çetindir." (Nisa Suresi, 84)
"Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, kâfirlerin size bir fenâlık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda üzerinize bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır. Rasûlüm! Savaşta mü’minler arasında bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir grup silahlarını da yanlarına alarak seninle beraber namaza dursunlar. Bu esnâda diğer grup düşmanı gözetlesin. Namaz kılan grup secde yapıp rekâtı tamamlayınca, düşmanı gözetlemek üzere arka tarafa geçsin. Sonra henüz namaz kılmamış olan diğer grup gelsin ve seninle beraber namazlarını kılsınlar. Hem yer değiştirirken hem de namaz esnâsında ihtiyat tedbirlerini alsınlar, silahlarını da yanlarında bulundursunlar. Çünkü kâfirler, silahlarınızı ve teçhîzâtınızı unutup bırakmanızı, böylece âni bir baskınla üzerinize saldırmayı çok arzu ederler. Ancak yağmur-çamurdan dolayı sıkıntıya düşerseniz, yahut hasta iseniz namaz kılarken silahlarınızı yere bırakmanızda size bir vebâl yoktur. Fakat yine de gelebilecek tehlikelere karşı tedbiri elden bırakmayın. Şüphesiz ki Allah, kâfirler için pek alçaltıcı bir azap hazırlamıştır." (Nisa Suresi, 101-102)
Savaş ile ilgili Hadis-i Şerif'lerden birkaç örnek:
“Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. Onlarla karşılaştığınızda ise sabredin!” (Müslim, Cihâd ve siyer, 19)
Ebû Saîd el-Hudrî’den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre,
“Yâ Resûlallah, hangi insan daha faziletlidir?” diye soruldu. Resûlullah, “Canıyla, malıyla Allah yolunda cihad eden mümin” buyurdu. (Buhârî, Cihâd, 2)
İbn Abbâs’ın (radıyallahu anh) naklettiğine göre,
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Fetihten sonra hicret yoktur ancak cihad ve niyet vardır. Cihada çağrıldığınızda derhâl katılın!” (Buhârî, Cihâd, 1)
Evet, durum bu kadar açık ve nettir. Savaş her Müslüman için gerektiğinde ayet ve hadislerle sabittir ve bir gerekliliktir. Kimse savaştan kaçamaz. Eğer Müslüman, gerçek Müslüman ise savaş, gerekliyse bundan kaçamaz.
Günümüze geldiğimizde, siyonist terörist İsrail, hiçbir diplomatik çabadan anlamıyor. Terörist siyonist İsrail, hiçbir sözden anlamıyor ve bir katliam makinesi gibi, 1948’ten beri ve özelllikle de 7 Ekim 2023’ten beri Filistin’de ve özellikle Gazze’de taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmadı. Çoluk çocuk demeden, yaşlı genç dinlemeden ve kadın erkek ayırmadan önüne gelen Müslümanı katleden terörist siyonist İsrail ancak savaşmak ile durdurulabilir.
Siz anlamıyor musunuz? Tekrar söylüyorum. Terörist siyonist İsrail laftan anlamıyor. O alçaklar ancak savaştan anlıyor.
Durum bu kadar açık ve nettir.
Yazımın başlığını burada da tekrarlıyorum.
"Edebiyat yapmayın, savaş için gereğini yapın."
Tabi bu yazdıklarıma karşı bazı aklı evvel zavallı Dünyacılar, bizi kendileri gibi sanan ehli keyf yaratıklar şunu söyleyebilir: “Önce savaşa sen git.”
Bu söze karşılık şöyle haykırıyorum: Terörist siyonist İsrail’e karşı savaşta, cepheye en önde beni gönderin. Ben hazırım. Terörist siyonist İsrail’in füzelerinin en öndeki hedefi olmaya hazır olduğumu namusum ve şerefim üzerine yemin ederek haykırıyorum. Savaştan kaçan şerefsiz ve namussuzdur.
Biz şehadete ve savaşa hazırız.
Vesselam….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.