Değerli okuyucular hayatta her başlangıç sonunda bitişi de getirir. Bir başlangıca yelken açtığımız şu günlerde bizim de payımıza veda etmek düştü. Bu zamana kadar sizlere duygularımı, düşüncelerimi ve en önemlisi doğru bildiklerimi aktarmaya çalıştım.
Bizler inandığı yolda dimdik yürüyebilen, gerekirse kırılan ama asla bükülmeyen, muhannet köprüsünden geçmeyen, harami sofrasında bulunmayan, Allah’tan başkasına minneti olmayan, çileyi, hüznü, aşkı göğsünde hançer gibi taşıyan, yüreklerin en mutena köşelerinde kolaylıkla yer bulan, çatal yürekli yiğitlerden olabilme derdindeyiz.
Bizler mazlum diyarlarda seher vaktinde gülleri solanların feryadına kulak asmayanlara karşı onların acısı yüreğinin en derinlerinde hisseden korkusuz yiğitlerin yanında yer alabilmeyi kendimize en güzel dert bildik.
Seyyar kıbleli muhâfazakârların karşısında kelâmı, selamı Kıble’ye dönük emredildiği gibi dosdoğru olan; beyinlerini ve kalplerini fütursuzca peşkeş çekenler karşısında ise inancından taviz vermeyen civanmert serdengeçtilerden olabilmeyi kendine dert edenlerdeniz.
Atalarımızın izinden gitmekten şeref duyan, Türk Milleti’nin şanı ve şerefi için mücadele edenleri örnek alan, Teoman’dan Bumin Kağan’a, Bilge Kağan’dan Çağrı ve Tuğrul Beylere, Kutalmış Oğlu Süleyman Şah’tan Osman Beye, Abdülhamid’den Gazi Mustafa Kemal’e kadar atalarımıza saygı ve sevgi besleyen Türk genci olmayı kendimize şiar edindik.
Bu zamana kadar düstur edindiğimiz bundan sonra da edinmeye devam edeceğimiz “gâyesiz bir hayatın, manasız bir kelimeden ne farkı vardır” anlayışıyla hayatımıza Hakk’ın rızasına göre şekil verme ve ömrümüzü “ilayıkelimetullah için nizam-ı âlem” davasına adama gayretinde olacağız.
İnşallah her veda ardımızda güzel bir sadâ olur. Selametle kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.