Siyasetin gündemini bir süredir yeniden çözüm süreci tartışmaları meşgul ediyor. Birbirinden farklı partilerin garip bir şekilde aynı safta hizalanmaları ne kadar garip gözükse de bu işten pek de iyi kokular gelmiyor.

Yeniden Çözüm Süreci benzeri bir dönem yaşanır mı yaşanmaz mı bunu zaman gösterecek ancak yeni bir Çözüm Süreci’ne nasıl yaklaşmamız gerektiğini belirlemek için önce eskisini yeniden bir hatırlayalım.

İlk olarak bazı yetkililerin pkk terör örgütüyle Oslo’da masaya oturduğunu hatırlayalım. Koskoca bir devletin eşkıya sürüsünü muhatap alması rezaletinin ne gibi sonuçlar doğurduğunu tekrar gözden geçirelim.

Sonra 34 pkklı teröristin Habur sınır kapısından geçerek ülkeye girmesini ve bu teröristlerin binlerce kişi tarafından karşılanması… Türk milletinin evlatlarının kanını içen bir terör örgütünün mensuplarının kurulan çadır mahkemeleriyle nasıl serbest bırakıldığını hatırlayalım.

Teröristbaşı fetullah gülenin bu sürece nasıl destek verdiğini de unutmayalım. ABD’nin bir kuklası olan ve yüzlerce insanımızın canına kasteden bu teröristin neden böyle bir sürece destek verdiğini uzun uzun düşünelim.

Sonra bu süreçten güç alan bir grup teröristin Diyarbakır Lice’de kışlayı basarak içerideki Türk bayrağını indirdiğini hatırlayalım.

Sonra Kobani gösterileri... Teröristbaşı abdullah öcalanın Kobani’yle Çözüm Süreci’nin ayrılmaz bir bütün olduğunu söyledikten sonra gözü dönmüş teröristlerin şehirleri nasıl bir ortama sürüklediklerini ve Yasin Börü’yü nasıl katlettiklerini hatırlayalım.

Ve bu sürecin en sonunda yaşanan Hendek olayları… Güneydoğu’da birçok il ve ilçede hendeklerin kazılması ve pkklı teröristlerin bu ilçelerde bağımsızlık ilan etmesi sonucunda yaklaşık 7 ay süren Hendek Operasyonları ve bu operasyonlarda şehit olan evlatlarımız…

Eskisi neydi, ne sonuç verdi de yenisine umut bağlıyorlar? Terörle mücadelenin tek bir yöntemi var o da belli. Bu milletin ne kaybedecek evladı ne de verecek bir karış toprağı yok.