Cuma hutbeleri niye gündem? Niye manşet?

Cuma Hutbeleri niye manşet? Cuma Hutbeleri niye gündem?

Evet, Cuma Hutbeleri artık gündem oluyor, hatta manşetlere çıkıyor. Bunun sebebi "Din mi topluma uyacak, toplum mu Dine uyacak" tartışmalarında saklıdır.

Çok hızlı giriş yaptım ve günümüz toplumunun, yani içinde bulunulan toplumun durumunu özetleyen görüşümü böylece ifade ettim.

Gerçekten de bu toplumun fertleri büyük ekseriyetle son 100 yıllık süreçte, Dinin vicdanlara hapsedilmesi sürecinden geçirildikleri için, sanki “Dinin topluma uyması gerektiği görüşündeler.” Tabii ki yanlış bir görüş bu.

İşin aslını sorarsınız. Ben "Din mi topluma uyacak, toplum mu Dine uyacak" tartışmasından rahatsızım. Çünkü gereksiz bir tartışma. Çünkü “Din, topluma uyarsa Din olmaktan çıkar.”

İşin aslını sorarsınız. Ben Cuma Hutbelerinin manşet ve gündem haline getirilmesinden de oldukça rahatsızım.

Gerçekten de Cuma Hutbeleri niye gündem? Cuma Hutbeleri niye manşet?

Bu sorular esasında yürek inciten ve kalbimizi sıkan bir sorular. Çünkü Cuma Hutbelerine art niyetli bakmamak ve öğüt almak lazım. Ancak bazı mihraklar “Cuma Hutbelerine” öğüt almak ve ders almak maksadıyla değil, o Hutbelerden kendilerine göre bir takım vehimler ile şüpheler çıkartmak için bakıyor.

İşte o mihraklar Cuma Hutbelerini manşet ve gündeme taşıyorlar.

Cuma Hutbeleri gündem ve manşete çıkaranlar art niyetli ve fikri bozuk bir zihniyetin mensuplarıdır. Onların kim olduğunu bilen biliyor. Onların üzerinde çok durmayalım. Onlara “malum zihniyet” diyelim yeter

Burada şunu da açıkça belirtelim. Kafasına göre bu toplumu 100 yıldan fazladır dizayn eden malum zihniyet, kafasına göre de bir Din istiyor.

İşte bu sapık isteklerinden dolayı tartışma başlatıyorlar. Halbuki o sapık istekler ağızlarına doladıkları boş ve faydasız sözlerdir. O sapık zihniyet sahipleri şunu unutmasınlar. Allah Nurunu tamamlayacaktır.

“Onlar, Allah’ın Nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Fakat Allah Nurunu mutlaka tamamlayacaktır; kafirler hoşlanmasa da!” (Saff Sutes,8)

Durum bu kadar açık ve nettir.

Evet, özellikle son bir kaç yıldır “malum zihniyet”, siz onlara “katı laik yobaz” diyebilirsiniz, “laikçi” diyebilirsiniz.

Onlara ne derseniz deyin. Ancak şunu unutmayın. O adamların şu özelliği çok belirgin, “Din ile adeta savaşa girmişler ve Dinin toplumu dizayn eden tüm ilke ve kurallarına karşılar.” Onlar istiyor ki, Din onların emrinde olsun ve Hutbeler de onların kafalarına göre okunsun.

İşte sorunun kaynağı burada. Hutbeler kafalarına göre okunmayınca veryansın ediyorlar ve bağırıp çağırıp tartışma başlatıyorlar.

Elbette tartışmalar uzun sürmeyecektir. Allah’ın Dini mağlup olmayacağına göre onlar er-geç mağlup olacaklardır.

Evet, şurası muhakkak, Allah'ın Dini, mağlup olmayacaktır. Malum zihniyet mağlup edilecektir.

Gelin yazımızın bu noktasında Sosyolog Mütefekkir Prof. Dr. Erol Güngör’e (1948-1983) kulak verelim.

"Çağdaşlık adına ortaya çıkan sözde sosyolojinin dinin topluma uyum gösterdiği sürece varlığını devam ettirebileceği yönündeki iddiasına karşı çıkıyorum ve topluma uyan (yanlış da olsa doğru da olsa toplumun peşinden giden) Din, asliyetinden ve gerçek hüviyetinden kopar. Toplumsal hayata göre şekillendirilen Din, Din olmaktan çıkarak herhangi bir basit hayat şekline

döner."

Ben de bu hususta Sosyolog Mütefekkir Prof. Dr. Erol Güngör ile aynı düşüncedeyim. Bu görüş ve düşüncemi yazımızın başında da ifade ettim.

Şimdi geleli laiklik meselesine.

Malum zihniyet, bu Ülkede bir çok Dini hareket ve Dini uygulamaları kendilerine göre laikliğe aykırı gördükleri gibi Cuma Hutbelerinde Dinin emri olan “örtünmenin gerekliliğini, açılma ve saçılmanın ifrata vararak rahatsız edici olduğunu, kadın ve erkeğin nikahsız birlikteliğinin haram olduğunu hutbede irad etmeyi benzeri hususlara dikkat çekmeyi” de laikliğe aykırı görmektedirler. Halbuki bu şekildeki bir görüş yanlıştır. Dinin emir ve yasaklarının olduğu gibi ve aslına sadık kalarak anlatılması laikliğe aykırı değildir. Din Hocaları ve İslam Alimleri görevini yapacak ve Din kurallarını olduğu gibi anlatacak, Devlet Adamları da Devleti yönetecek. Herkes görevini yapacak. İşte laiklik budur. Laiklik Din Hocalarımıza ve İslam Alimlerimize zulmetmek değildir.

Şimdi bu yazıda uzun uzun laiklik mevzularına girmeyelim. Şuna inanıyorum. Herkes özgürce ibadetini yerine getirmelidir ve Din (olduğu gibi ve bir bütün olarak) toplum fertleri için bir hayat nizamı olarak görülmelidir. “Dinin şu hükümleri anlatılsın, Dinin şu hükümleri anlatılmasın” diye sınırlama getirmek, akla, vicdana ve izana uygun değildir.

Sözü uzatmaya gerek yok. Derdimizi anlayan anladı.

İnşallah bundan sonra Cuma Hutbeleri manşete çekilecek bir beyan olarak görülmez, riayet edilecek bir beyan olarak görülür. Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Sandal Arşivi