Aysel Ayşe Aygün Özer
Gürültüyü Seven, Sessizlikten Korkan İnsan
Gürültüyle aramız iyi. Hatta fazla iyi. Gürültüyü hayatın doğal sesi sanıyoruz artık. Sürekli konuşan ekranlar, susmayan bildirimler, fikri olup bilgisi olmayan cümleler… Bunların hepsi makbul. Sessizlik ise rahatsız edici. Boşluk gibi algılanıyor. Oysa boşluk değil; yüzleşme alanı.
Bugünün insanı gürültüye tahammül ediyor çünkü gürültü düşünmeyi erteliyor. Sessizlik ise ertelenemez. Sessizlikte insan kendiyle kalır. Kendiyle kalan insan da ya ne bildiğini fark eder ya da aslında hiçbir şey bilmediğini. İşte asıl huzursuzluk buradan çıkıyor.
Herkes her konuda konuşuyor. Bu bir özgürlük göstergesi değil; zihinsel dağınıklığın ilanı. Bilgiyle fikir arasındaki fark silinmiş durumda. Bir şey hakkında konuşmak, o şeyi bilmek sanılıyor. Oysa konuşmak kolaydır; bilmek zahmetli. Okumayı, dinlemeyi, durmayı gerektirir. Gürültü tam da bu zahmeti ortadan kaldırır.
Sessizlik bu yüzden tehlikeli. Sessizlikte ezberler dağılır. Sessizlikte cümle kurmadan önce düşünmek gerekir. Sessizlikte vicdan da konuşur. Ama biz vicdanı sessiz ortamlarda değil, kalabalık platformlarda çalıştırmayı tercih ediyoruz.
Vicdan artık sosyal medyada aktif. Orada bağırıyor, slogan atıyor, etiketleniyor. Bir günlüğüne hassas, bir hafta sonra unutkan. Gerçek hayatta ise çoğu zaman kapalı. Yan komşunun derdiyle ilgilenmeyen, adaletsizliği sadece trend olduğunda fark eden bir vicdan bu. Gürültü seviyor; sorumluluk sevmiyor.
Gürültü aynı zamanda bir kaçış biçimi. Sürekli bir ses varsa, iç ses bastırılır. Sürekli bir tartışma varsa, derinlik gerekmez. Sürekli bir tepki varsa, ilke aranmaz. Gürültü düşünmeyi değil, tepki vermeyi öğretir. Tepki veren insan kalabalıktır; düşünen insan yalnız.
Sessizlik bu yüzden yalnızlıktır. Ve yalnızlık çağımızın en büyük korkusu. Herkes kalabalık olmak istiyor ama kimse kendisiyle baş başa kalmak istemiyor. Çünkü kendisiyle kalan insanın bahanesi kalmaz. Gürültü mazerettir; sessizlik hesap.
Bu yüzden sessizliği sevmeyi öğrenmek bir erdem değil, bir direniştir artık. Konuşmadan önce durmak, bilmeden fikir yürütmemek, vicdanı sadece görünür alanlarda değil, görünmeyen yerlerde de çalıştırmak bir tür ahlâk meselesidir.
Gürültü çağında sessiz kalabilen insan, bağıranlardan daha cesurdur. Çünkü sessizlik alkış getirmez. Ama hakikati taşır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.