
Saliha Yazan
Gurura atılan tokat
Trafikte, okul çıkışında yaşanan bir tartışma… İki çocuğunu okuldan almış, evine gitmeye çalışan bir baba ve dar sokağa devasa SUV aracıyla tam gaz giren bir trafik magandası… Korna sesleri, camdan yükselen öfkeli sözler derken bir tokat patlıyor. Normal şartlarda “iki kişi arasındaki kavga” diye geçip gidebileceğimiz bir sahne. Ama işin asıl ağır tarafı, o tokadın bir adamın yüzüne değil, çocuklarının gözlerinin önünde onuruna inmesi.
Okuldan çıkmış, babalarının elini tutmuş çocuklar… Ve babaları hiç beklemedikleri bir anda tokat yiyor. O an sadece adam değil, çocukların güven duygusu ve içlerindeki huzur, ailenin “korunaklı dünya” algısı da yerle bir oluyor. Çünkü o tokat, yalnızca fiziksel bir saldırı değil; aile içinde baba figürüne, kısacası güvenin simgesine atılmış bir darbe.
Bir çocuk için babasının yenilmez olduğuna inanmak, dünyayı güvenli görmekle eşdeğer. Oysa böyle bir sahneye tanık olduğunda kafasında şu soru belirir: “Babamı bile koruyamıyorsam, kim beni koruyacak?” İşte travmalar böyle başlar.
Sonrasında olayı izleyen eş içinse durum daha farklı ama en az o kadar ağır olmalı. “Yanımda beni ve çocuklarını koruyamayan bir adam” düşüncesi, evlilikteki dengeyi, güven hissini, saygıyı derinden sarsar. Çünkü toplum, aileyi ayakta tutan omurgayı çoğu zaman babanın dik duruşuyla ölçer.
Trafikte bir tokat belki saniyeler içinde olup biter, ama etkisi yıllarca sürebilir. Çocukların belleğinde babalarının yüzündeki o şaşkınlık kolay kolay silinmez.
Tokadı atan magandanın savunması ise akıllara ziyan. “Arabada çocuğum vardı, küfür ettiği için küfür ettim.” Arabadaki çocuğuna karşı küfür edildiği bahanesine sığınarak şiddet uygulamayı kendisine hak gören, kendi çocuğuna kötü örnek olduğunun farkında değil. Kendi çocuğunu düşünmeyenin karşısındakinin çocuklarını düşünmemesi elzem zaten.
Toplum olarak öfkeyi yolda, trafikte, birbirimize yöneltmeyi normalleştirdiğimiz sürece kaybeden sadece bireyler değil; Aileler, çocuklar, gelecek oluyor. Her tokat, bir ailenin güvenini parçalayarak nesillere sirayet ediyor.
Trafikte, sokakta, hayatın içinde öfkemizi yumrukla, tokatla, hakaretle değil; sabırla, anlayışla ve diyalogla yönetelim. Çünkü siz öfkeli bireyler; sadece birine sinirlenmiyorsunuz; arkasında onun çocuklarının, eşinin, ailesinin dünyasını da sarsıyorsunuz. Türk toplumunun töresidir yanında kadın, çocuk varken ses tonunu bile yükseltmemek. Şiddetin değil, saygının ve empatinin ön planda olduğu bir toplum olduğumuzu unutmayalım.
Sağlıcakla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.