Yazın rehavetini üzerimizden atamadan, serin rüzgârlar kendini hissettirmeye başladı bile. Kış, kapıya dayandığında sadece soğuk havayı değil, aynı zamanda bir dizi sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Anadolu’da eskiden “yazın gölge hoş, kışın çuval boş” derlerdi. Yani yazın rahatına düşkün olanın, kışın zorlandığı bir gerçek. Bugün de aynı gerçekliğin içindeyiz.

Kış hazırlıkları sadece dolaplara birkaç kazak yerleştirmekten ibaret değil. Evden mutfağa, arabadan sağlığımıza kadar her alanda alacağımız küçük önlemler, uzun ve soğuk günleri daha kolay geçirmemizi sağlıyor. Örneğin, kombi bakımını son dakikaya bırakmamak, hem enerji tasarrufu sağlar hem de kışın ortasında kalacağımız tatsız sürprizleri önler. Çatımızdaki olukları temizlemek, sobamızın bacasını kontrol ettirmek, belki de en az market alışverişi kadar hayati bir hazırlık.

Bir de mutfak telaşı var ki, ayrı bir kış ritüeli. Anadolu’nun birçok köşesinde hâlâ turşular kuruluyor, tarhana seriliyor, salçalar kavanozlara dolduruluyor, konserveler yapılıyor, erişteler kesiliyor, sebzeler kurutuluyor. Belki şehir hayatında tüm bu hazırlıkları yapmıyoruz ama derin dondurucuda biraz kışlık yiyecek bulundurmak, o telaşlı günlerde büyük kolaylık oluyor.

Kış, aynı zamanda dayanışma mevsimi. Soğuk, herkesi aynı potada buluşturuyor. Kapı önüne bırakılan bir kap mama sokaktaki canlara, komşuya götürülen bir tabak çorba ise gönül sıcaklığına dönüşüyor. Kışın hazırlığı sadece kendimize değil, çevremizdekilere de dokunuyor.

Sonbaharın sonlarına doğru pencerenin kenarına oturup dışarıdaki yağmur damlalarını izlerken, belki de en güzel hazırlığın içimizi ısıtacak küçük anılar biriktirmek olduğunu fark edeceğiz.

Kış gelir, geçer; önemli olan, bu uzun mevsimi huzurla karşılayabilmek.

Sağlıcakla kalın…