
İrfan Paksoy
Kılıca kuvvet
Büyük Taarruzun onuncu günü.
Yunan Küçük Asya Ordusu (YKAO)’nun tüm birliklerinin İzmir, Bandırma ve Mudanya hattında bozgun halinde geri çekilişi ve TBMM ordularının da takip harekâtı tüm hatlarda Başkumandan’ın emrine uygun olarak devam etti.
İtilaf Devletleri, Küçük Asya’daki Yunan kuvvetlerinin kayda değer bir kısmının imhâ ve esir edilmesinden sonra, kalanların da bertaraf edilmesi için girişilmiş olan takip harekâtının hızla gelişmesi karşısında büyük bir endişeye düştüler ve 4 Eylül 1922’de Uşak’ta bulunan Başkumandan’a mütâreke teklif ettiler.
5 Eylül Salı…
Başkumandan 5 Eylül’de Müttefik Devletlere verdiği cevapta, YKAO’nun mağlup olduğu, direnme ihtimâli olmadığı, Anadolu için mütâreke görüşmelerine yer olmadığı, görüşmelerin ancak Yunan kuvvetlerinin işgâli altında olan Doğu Trakya için söz konusu olabileceğini ve şartlarını bildirdi. Müttefik Devletler tarafından Başkomutanın şartları kabul edilerek tekrar mütâreke isteğinde bulunuldu.
5-6 Eylül…
Başkumandan emrindeki TBMM Ordularının takip harekâtı başarılı bir şekilde devam etmekteydi.
İzmir’de Yunan işgâlinin başladığı 1919 yılının 15 Mayısından itibaren İzmir Valisi ve Yunan Yüksek Komiseri [1] Aristeidis Stergiyadis ile uyum içinde çalışan yerli ve gayrı millî İzmir Belediye Reisi Hacı Hasan Bey de Türk kuvvetlerinin durdurulamayacağını ve kısa süre içinde İzmir’e gireceklerini anlayınca 6 Eylül bir vapurla Midilli adasına kaçtı.
7 Eylül Perşembe…
İzmir Başpiskoposu Hrisostomos, eski Yunanistan Başbakanı Venizelos’a gönderdiği yazıda, Küçük Asya’daki [2] Helenizm [3] için artık yapacak bir şey kalmadığını ve kaybettiklerini bildirmekteydi
Aynı gün, Stergiyadis, İzmir limanında bulunan bir İngiliz savaş gemisine sığındı ve bütün Yunan memurları da İzmir’i terk etti. Stergiyadis’in yetki bölgesinden ayrılmasıyla Küçük Asya’daki Yunan idaresi de sona ermişti. Stergiyadis, bir daha ne Yunan ne de Türk topraklarına ayak basamadı. İstanbul üzerinden Romanya’ya ve oradan da ölünceye kadar yaşayacağı Fransa’ya gitti.
Devam eden takip harekâtı…
Türk birliklerinin takip harekâtı aralıksız ve başarılı bir şekilde devam ediyordu. Geri çekilen Yunan kuvvetleri yer yer direnmek istedilerse de muvaffak olamadılar.
Takip harekâtı, insan üstü bir gayret ve hızla ilerledi. Türk askerî Büyük Taarruz öncesinde olduğu gibi Büyük Taarruz sonrasında da adeta uyumak ve dinlenmek nedir bilmedi. Çünkü kurtardığı her kasabanın, köyün ve şehrin Yunanlar tarafından yakıldığını, bölgedeki Türklerin de vahşice katledildiğini görmekteydi. Bir dakikalık zaman kazanmasının, birçok yerleşim merkezinin ve birçok Türk’ün hayatını kurtaracağının idraki içindeydi.
Türk birlikleri, Bursa istikâmetine kaçan Yunan birliklerini de takip ederek önce Bilecik’i, 6-7 Eylül’de de İnegöl ve Yenişehir’i işgâlden kurtardı.
Fahrettin Paşa’nın mânidar cevabı…
Bu noktada, takip harekâtının aslî unsuru 5. Süvari Kolordusu Komutanı Ferik (Korgeneral) Fahrettin (Altay) Paşa’nın “On Yıl Savaş (1912-1922) ve Sonrası” isimli hatırâtının üç yüz kırk sekizinci sayfasında bahsettiği hususlara göz atalım:
“Evvelce İngiliz Generali Milne’in çizdiği hattın [4] karşısında bulunuyorduk ki bu hattın güney kanadı Bozdağ’a, kuzey kanadı da Bintepeler ile Küçük Marmara Gölüne dayanıyordu. Demiryolunun geçtiği uzun Gediz Vadisi yolsuz, kesik dereler ve bağlar ile kaplı, düşmanın her iki kanadının makas ateşi altındadır. Düşmanın bu hattı tutacağını tahmin ederek düşmanın zayıf tarafı olan Bintepelere ilerlemeyi uygun bularak, tümenlere bu konuda emir verdim. 6 Eylül günü Bintepeler’e yaklaşan kuvvetlerimiz bu hatta düşmanın bulunmadığını görmüşler ve tepeleri tutmuşlar.
(Salihli - Manisa) Sart’a görevlendirilen Kolordu Süvari Muhafız Bölüğü, Sart istasyonunu ele geçirdiğini bildirdi. Artık düşman kuvvetleri sadece İzmir etrafındaki dağları ve geçitleri tutmuş olabilirlerdi. Bu esnada 14. Süvari Tümeninden şu raporu aldım:
‘İhtiyat cephânesi de sarf edilmiştir. Yeni cephâne nereden alınacaktır?’
Raporu okuduktan sonra altına ‘kılıca kuvvet’ yazıp raporu geri gönderdim.”
İşgâlden kurtarılan yerleşim merkezleri…
4 Eylül’de Manisa’nın güneydoğusundaki ilçelerinden Kula, 5 Eylül’de Alaşehir ve Salihli, 6 Eylül’de Balıkesir, 7 Eylül’de Aydın, 8 Eylül’de de Manisa Yunan işgâlinden kurtarıldı.
Not: Büyük Taarruz’un sonraki aşamalarını farklı başlıklar altındaki makalelerimizle sonraki yazılarımızda anlatmaya devam edeceğiz.
© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SONNOTLAR:
[1] Diplomaside ‘yüksek komiser’ rütbe, statü ve rol bakımından büyükelçiye eşdeğer kabul edilir.
[2] Küçük Asya: Anadolu
[3] Helenizm: Eski Yunan kültürünün doğu kültürleriyle teması sonucu ortaya çıkan fikir, sanat ve felsefe akımıdır.
[4] Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, Türk kuvvetleri ile Yunan kuvvetleri arasında belirlenen bir hattır. Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul’daki işgâl kuvvetleri komutanlarından biri olan ve İstanbul hükûmetlerinin çalışmalarını yönlendirmeye yönelik çabalarıyla tanınan İngiliz General Goerge Milne, Anadolu’nun batısında Türkler ile Yunanlar arasında çatışmaları önlemek için bir sınır belirlemiş ve 3 Kasım 1919 tarihinde Harbiye Nezâretine bildirmiştir. Bu hat, Ayvalık’ın kuzeyindeki Aymazdağı’ndan güneye doğru Tatarköy, Keşelli, Sart, Bademlik, Umurlu ve Selçuk’tan geçiyordu. Bu sınır / hat büyük tepki görmüş ve çeşitli yerlerde gösteri ve mitinglerle protesto edilmiş, Kuvay-ı Milliye güçleri tarafından da tanımamıştır. Öte yandan Yunanlar da Milne Hattı’nı aşmak amacıyla 18 Ocak 1920 tarihinde Soma ve Salihli cephelerinden taarruza geçtiler ama geri çekilmek zorunda kaldılar. 22 Haziran 1920’de başlayan Yunan saldırısı, Milne Hattı’ndan başlamış ve bu yapay sınır bu taarruzla birlikte ortadan kalkmıştır.
KAYNAK
Makale, İrfan Paksoy’un “Büyük Taarruz Destanı” (Alka Yayınevi, Trabzon 2023) isimli eserinden derlenmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.