Aysel Ayşe Aygün Özer
Randevu Çilesi: Hastaya sabır, sisteme bahane
Türkiye’de sağlık sisteminin en çok konuşulan yaralarından biri randevu meselesi. Hangi şehirde yaşadığınız çok önemli değil; bir uzmanlık alanına randevu almaya çalıştığınız anda aynı tabloyla karşılaşıyorsunuz: Doluluk, tarih yok, sistem kitlenmiş, sayfayı yenile dur… Adı “Merkezi Hekim Randevu Sistemi” ama çoğu vatandaş için merkezi olan tek şey, artan stres.
Bir bölüme ulaşmak neden bu kadar güç?
Önce gerçeği kabul edelim: Hastane kapasitesi ile talep arasındaki makas her yıl biraz daha açılıyor. Uzman sayısı belli, hastalık yükü artıyor, nüfus yoğunlaşıyor. En küçük bir şikâyet bile artık hastanelere koşuluyor. Aile hekimliği sistemi ne kadar önemli olsa da vatandaş kendini güvende hissetmek için doğrudan uzmana gitmek istiyor. Talep artınca, randevu da doğal olarak bir yarış hâline geliyor.
Sistemin diğer tarafında ise iptal edilmeyen randevular, gelmeyen hastalar ve günü boşuna kilitleyen bloklar var. Sağlık Bakanlığı zaman zaman “Onaylı Randevu” gibi uygulamalar denese de sorunun derinliği bu yamalarla kapanacak cinsten değil. Çünkü mesele yalnızca teknik bir aksaklık değil; yapısal bir dengesizlik.
Bu sıkışıklığın faturası ise en çok hastalara kesiliyor. Bir kişinin aylar sonrasına randevu alması, o tarihe kadar hem rahatsızlığıyla baş başa kalması hem de günlük hayatında belirsizlikle yaşaması demek. Üstelik herkesin özel hastaneye gitme imkânı yok. Kamu hizmetine erişim, bir ülkenin vatandaşına sunduğu en temel güvencelerden biri olmalı, “şans işi” değil.
Çözüm var mı?
Var, elbette var.
Uzman sayısının artırılması, aile hekimliğinin güçlendirilmesi, hastanelerin yükünün bölünmesi, randevuya gelmeyenlere yaptırımların etkinleştirilmesi ve acil servislerin gerçek acil hastalara göre düzenlenmesi. Bunların hiçbiri yeni fikir değil; yıllardır tartışılan ama hayata tam geçirilemeyen konular.
Bugün gelinen noktada vatandaşın talebi çok basit: “Muayene olmak için sistemle boğuşmak zorunda kalmayayım.”
Bir ülkenin sağlık sistemi, vatandaşın telefonda, bilgisayarda, hastane kapısında ne kadar beklediğiyle ölçülmez; ne kadar hızlı, adil ve insanca hizmet aldığıyla ölçülür.
Randevu çilesi çözümsüz değil. Yeter ki bu konuyu gerçekten öncelik hâline getirecek cesaret olsun. Çünkü sağlık, ertelenecek bir mesele değildir; erteledikçe büyür, büyüdükçe bedeli ağırlaşır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.