Sahil beldelerinde susuzluk alarmı

Her yaz milyonları ağırlayan sahil kasabaları, su kaynaklarının tükenişiyle karşı karşıya. Peki, birkaç haftalık tatil uğruna yıllarca sürecek bir susuzluğu göze alıyor muyuz?

Yaz geldiğinde denize inen yollar kalabalıklaşır, oteller dolar, restoranlarda yer bulmak zorlaşır. Sahil beldeleri, yılın büyük bölümünde sessizliğe bürünmüşken, birkaç ay içinde adeta küçük şehir nüfuslarına ulaşır. Ancak bu yoğunluk sadece sokaklara değil, yer altı su kaynaklarına da yansır. Özellikle son yıllarda, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki birçok turistik belde, "susuzluk" kelimesiyle yaz sezonuna merhaba diyor.

Çeşme’de Musluklar Kurudu!

İzmir’in gözbebeği Çeşme, son birkaç yazdır susuzlukla mücadele ediyor. Özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında, bazı mahallelerde günlerce musluklardan su akmıyor. Belediyeler tankerlerle su dağıtıyor ama bu geçici çözüm, artan talebi karşılamaya yetmiyor. Çeşme Belediyesi “su kullanımında tasarruf” çağrısını her gün yinelemek zorunda kalıyor.

Ayvalık’ta Kuyular Alarm Veriyor!

Balıkesir’in incisi Ayvalık’ta da durum farklı değil. Yeraltı kuyuları her yıl daha derinden su çekmek zorunda kalıyor. Zira yazlık nüfus 70 binden 300 bine kadar çıkabiliyor. Bu ani nüfus artışı, hem içme suyunu hem de sulama suyunu baskı altına alıyor. 2023 ve 2024 yazında bazı köylerde tarımsal sulamaya geçici yasaklar getirilmişti. Aynı yasakların bu yazda getirilmesi gündemde.

Kaş ve Datça: Kriz Kapıda!

Antalya’nın Kaş ilçesi ile Muğla’nın Datça ilçesi ise hâlâ görece “bakir” olsalar da susuzluk tehdidi kapılarına kadar geldi. Bu yaz, Kaş’ta su kaynaklarının %40’ı kritik seviyeye düştü. Datça’da bazı günler su basıncının düşmesiyle evlerin üst katlarına su çıkmadığı gündemde. Yerel halk haklı olarak “Tatilciler gittiğinde biz ne yapacağız?” sorusunu soruyor.

İklim krizinin etkileri gün geçtikçe daha da görünür hale geliyor. Kuraklık artık yalnızca tarım bölgelerinin sorunu değil. Denizin yanı başındaki kasabalar bile susuz kalıyorsa, ortada ciddi bir problem var demek.

Ancak çözüm sadece devletin, belediyelerin ya da işletmelerin omzunda değil. Biz de tatilci olarak, bireysel farkındalık geliştirmeli, suyu dikkatli kullanmalı, örnek uygulamaları desteklemeliyiz. Çünkü yaz bitip biz döndüğümüzde, orada hayat devam ediyor.

Bir çağrım var sizlere:

Tatile gittiğimizde, o beldede yaşayan insanların suyunu, toprağını, geleceğini de tükettiğimizi unutmayalım. Havlularımızı her gün değiştirmemek, beş dakika kısa duş almak, musluğu gereksiz yere açık bırakmamak belki küçük adımlar gibi görünebilir… Ama bu küçük adımlar, o kasabanın çocuklarına içilebilir bir gelecek bırakmak demek.

Tatil yaparken doğayı tüketmeyelim. Dinlenirken de duyarlı kalalım. Unutmayalım ki; gittiğimiz her yer birilerinin memleketi.

Sağlıcakla kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Saliha Yazan Arşivi