Sahtekârla tamahkâr çabuk buluşur

Tamahkârla sahtekâr çabuk buluşurmuş. Sahtekârlık artık bir meslek gibi.

Öyle ki, tamahkârlık da bu mesleğin ayrılmaz bir parçası olmuş.

Ülkenin her köşesinde, her alanda sahtekârlarla karşılaşmak mümkün. Çünkü sahtekârlar bu topraklarda rahatça dolandırıcılık yapabiliyor.

Sahtekârın sermayesi dolandım diyenler değil mi?

Dolandırılanların var olduğu her yerde sahtekâr vardır.

Yasalar onları engellemek yerine adeta yeni yollar açıyor.

Sahtekâr, “Ben hırsızım” demiyor ama öyle yöntemlerle halkı kandırıyor ki, sonuçta cebinizdeki parayı alıyor.

Dolandıran dolandırılanların parasıyla sefa sürerken dolandırılanlar savcılığa koşuyor.

Kısa sürede yasal boşluklardan faydalanarak sokaklara geri dönüyor ve yeni kurbanlar aramaya başlıyor.

Peki, Allah ne diyor bu konuda? “Hırsızın, sahtekârın, dolandırıcının kolunu kesin” diyor.

Bizim yasalar ne yapıyor? Ne kol kesiyor, ne de bir ceza uyguluyor.

Aksine, sahtekârlığın önünü açan yeni yollar, boşluklar sunuyor. Bu durum dün de vardı, bugün de var.

Kanunların ve yasaların boşluklarından istifade eden sahtekârlar, halkın yıllarca biriktirdiği tasarrufları topluyor; sonra ya yurt dışına ya da ülke içinde keyifli gezilere çıkıyorlar.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Dolandırıldım.” Üzgünüm ama hiç üzülmüyorum.

Çünkü kendinizi bile bile dolandırılmaya açık hale getiriyorsunuz.

Neden kendi birikimini korumuyorsun da elin adamına veriyorsun?

Yastık altında yıllarca sakladığın paranı, "Ben yemedim, al sen ye" der gibi teslim ediyorsun.

Sahtekâr zorla mı alıyor? Silah mı çekiyor? Hayır, sen kendi elinle, “Daha çok kazanacağım” hayaliyle veriyorsun.

Sonra dolandırılınca karakola koşuyorsun. Dolandırılmadan önce neden karakola, savcıya, maliyeye sormuyorsun?

Çünkü gözünü hırs bürümüş. Tamahkârlığın devreye giriyor.

Adam “faiz” demiyor, “kâr payı” diyor, sen de hemen inanıyorsun. Kısa sürede köşe döneceğim diyorsun.

Sonuç? Hep aynı: Mağduriyet, gözyaşı ve geç gelen pişmanlık. Ne gariptir ki dolandırılanların çoğu, okumuş, yazmış, üniversite mezunu, diplomalı insanlar.

Demek ki eğitim, tamahkârlığa set çekemiyor. Unutmayın: Dolandırılanların olduğu yerde, dolandıranlar da vardır.

Bir taraf “verdim”, bir taraf “aldım” diyorsa; bu bir saadet zinciridir.

Bir gün gelir, zincir kopar, alan kaybolur, veren ise devletin kapısını aşındırır.

Çok sevdiğim bir esnaf arkadaşım bir gün şöyle demişti, “Sahtekârla tamahkâr birbirini çabuk bulur.”

Ne kadar da doğru söylemiş. Bugün yaşananların temelinde bu yatıyor.

Sahtekârlar ve tamahkârlar her dönemde, her ortamda birbirlerini buluyorlar.

Ülke şartları değişse de dolandıranlar da, dolandırılanlar da hep var olmaya devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zafer Çam Arşivi