Sevgili Ankara Ulus Gazetesi okurlarım. Temsilcimiz UEFA Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde ülkemizi başarıyla temsil ediyor. Üst üste dört maçını kazanarak ilk 24 takım arasına katılma yolunda önemli bir adım atan sarı kırmızılılar bu kez evinde Belçika'nın Union Saint-Gilloise takımı karşısında hiç beklemediği bir yenilgi alarak bu yarışta ciddi bir yara aldı.

Galatasaray’ın aldığı bu yenilgi bana hiç sürpriz gelmedi. Çünkü sarı kırmızılılar son haftalarda kazanmasına karşın ortaya koyduğu bu futbolla yenilginin sinyallerini zaten vermişti. Hatırlayın Süper Lig’de Gençlerbirliği karşısında üstelik 10 kişi kalan bir takım karşısında ne kadar zorlandı ve güç bela 3-2 kazandı.

Gençlerbirliği karşısında ortaya konulan futbola baktığımızda fizik olarak güçlü ve doksan dakika oyunda kalan Union Saint-Gilloise karşısında alınan yenilgi hiç şaşırtmadı. Buna birde takımdaki sakat oyuncuların çokluğunu düşünürsek Perşembenin gelişi Çarşambadan belli oldu.

Temsilcimiz Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi'nin 5. haftasında Belçika'nın Union Saint-Gilloise ekibine 1-0 mağlup oldu. Sarı kırmızılılar 33 maç sonra evinde mağlubiyet yaşadı. Bu mağlubiyet 24 takım arasına girme yolunda büyük bir çelme oldu bana göre.

Devler Ligi'nde ikinci mağlubiyetini alan temsilcimiz 9 puanda kaldı. Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nin 6. haftasında Fransa’da Monaco'ya konuk olacak. Sarı kırmızılılar ligin orta sıralarında bulunan Monaco karşısında mutlaka 3 puan parolası ile sahaya çıkmalı ve rakibini ne edip yenmeli başka yolu yok ilk 24 takım arasına girmek için.

Şimdi maçın analizine gelecek olursak sanıyorum ki Okan Buruk’un sahaya çıkardığı ilk 11 mecburiyetten olsa gerek. Çünkü yedek kulübesine baktığımızda Buruk, kadrosunun darlığı nedeniyle tek değişiklik yapabildi. Bu da doğal olarak yorgunlukla birlikte doksan dakika sonunda yenilgi ile sonuçlandı.

Karşılaşmaya sakat ve cezalı 8 önemli oyuncusundan yoksun çıkan Okan Buruk, tek değişikliğini 53. dakikada sakatlanan Ismail Jakobs'un yerine genç stoper Arda Ünyay'ı alarak yaptı. Galatasaray'ın yedek kulübesinde 2'si kaleci, 6'sı 18 ve altı yaşta olmak üzere 9 futbolcu bulunuyordu.

Sezon başında kadro genişliği ile övünen Okan Buruk sanırım bunun cezasını kaybederek ödedi. Çünkü takıma yapılmayan takviyeler bu yenilginin ana nedenidir. Özellikle de Victor Osimhen’in olmaması büyük bir darbe oldu.

Şunu görmek lazım Victor Osimhen neredeyse takımın yarısından fazlası. Çünkü hem rakipleri ile mücadele ediyor, hem tam arkadaşlarına gol yolları açıyor hem de gol katkısı ile direkt takımının üç puan almasını sağlıyordu. Osimhen’in sakatlığının önemi bu tür maçlarda ortaya çıkıyor.

Fizik gücü olarak takımın en iyisi olan Osimhen’in yokluğunda ilk 11’nde sahaya çıkan Mauro Icardi’nin fizik olarak güçlü oyuncular arasında nasıl kaybolup gittiğini yakından görmüş oldu. Icardi’nin yedek olarak girdiği maçlarda daha etkili olduğunu zaten biliyoruz. Fizik olarak rakipleri ile başa çıkamayan Icardi doksan dakika boyunca bir gol pozisyonuna giremeden maçı tamamladı.

Galatasaray’ın yenilmesinde ana etkenlerden birisi takım olarak fizik kondisyonunun çok yetersiz kalması olarak görülebilir. Çünkü Union Saint-Gilloise gibi fizik kalitesi yüksek bir takım deplasmanda Galatasaray’a orta yapma şansı bile tanımadı. Sarı kırmızılılar ikili sıkıştırmalarla pas yapamadığı gibi rakibin ani atakları karşısında savunma zor anlar yaşadı.

Neticede Türk takımlarının Avrupa kupası maçlarında şunu görüyoruz ki fizik olarak güçlü takımlar karşısında gerçekten ayakta kalamıyoruz. Doksan dakika boyunca rakiplerimizle başa çıkamıyor ve sahadan yenilgiyle ayrılıyoruz.

Neticede bir maç bitti ve buna nazar boncuğu diyelim geçsin. Ben inanıyorum Galatasaray bundan sonraki maçlarında tam kadro olarak sahaya çıktığında yeniden bir galibiyet serisi yakalayacak ve yoluna emin adımlarla devam edecektir. Geçmiş olsun ama son olsun dileğiyle…