Türk Milletinin düşmanları, tarihin en acımasız, en korkunç, en cani, en canavar ruhlu insanları olmuştur. Öyle ki, yapılan zulmün, mezalimin, soykırımın hesabı tutulamamıştır.

Bu millet her defasında küllerinden yeniden doğmuş, dünya tarihinde kendisinden sürekli bahsettirmiştir. Tarihin her safhasında, zalimin korkulu rüyası, mazlumların hamisi olmuştur.

“Dünya tarihinden Türkleri çıkartın bir tarafa koyun, geriye hiçbir şey kalmaz” sözü son derece doğrudur.

Bu milletin kahraman evlatları, şehit olmayı kendilerine kutsal bir şiar kabul etmişler, Allah’ın vaat ettiklerine sahip olmak için yarışmışlardır. Ve ölüme gülerek gitmişler, bunu kendileri için bir düğün olarak görmüşlerdir. Bilinen tarihten bu güne kadar zaferlerin arkasında hep bu şehadet aşkı ve ruhu var olmuştur

Tarihte hiçbir millet yoktur ki, tarihin her safhasında kahramanlık destanları yazmasın. Bu milletin evlatları, destanlarını kendileri yazmış, adları tarihe altın harflerle kazınmıştır.

Biz millet olarak, elbette ecdadımızla övünüyoruz, gurur duyuyoruz, onların emanetlerine ölümüne sahip çıkıyoruz. Ama bu şu demek değildir ki, kahramanlık destanları yazan sadece ecdadımız değildir. Onların torunları, atalarının izinden giderek, bu yüz yılda bile kahramanlık tarihi üzerine tarih yazmaktadırlar. Hem cephede hem de savunma sanayinde.

Ülkemizi bir üst lige taşıyacak teknolojik atılımları geçte olsa elde etmesini bilmiş, şu an geldiği nokta itibariyle düşmanlarının korkulu rüyası olmuştur. Her füzenin, her uçağın, her tankın her silahın yapımında, Türk’ün o onurlu ve gururlu duruşu vardır. Ecdadın sahip olduğu o kahramanlık, şehadet şerbetini içme ruhu, bugün o kahraman evlatlarımıza sirayet etmiştir.

Bir babanın evladı şehit olduğunda gururla, “vatan sağ olsun” diyorsa, bu millet bu kahraman evlatları ile dün nasıl ki zaferden zafere koşmuşsa, bu günde aynısını yapmaktadır. İşte Suriye’de ve dünyanın birçok ülkesinde yazmış olduğu destanlar ortadadır. Düşmanları korkutan silah değil, kahramanlarımızın yüreklerindeki vatan sevdasıdır.

Hani diyoruz ya, “cephede silah tutan elin iradesi sarsılmaktadır.” Doğrudur. Millet düşmanları bunu çok iyi bildikleri için çocuklarımızdan başlamak üzere, her türlü bağımlılığı bu milletin evlatlarına zerk etmektedirler.

Sigara, alkol, uyuşturucu, kumar, bağımlılıkları, lgbti gibi ahlaksızlıklar, aileye yapılan saldırılar, ülkemizde günden güne artmaktadır. Bu da o cephede silah tutan elin, düşmana kök söktüren iradenin sarsılmasına neden olmaktadır.

Doğrudur bu konuda çok ciddi yol aldılar. Ama onların unuttukları bir şey var! Şunu bilmiyorlar ki, karşılarındaki Büyük Türk Milletinin evlatları, kolay kolay kurda kuşa yem olmayacaklardır. Genlerinde, ecdadın vatan, millet, devlet sevgisi, bayrak aşkı, milli ve manevi değerlerimizin gergef gergef işlenmiş hali var. Ne yaparlarsa yapsınlar bunu yok edemeyeceklerdir.

Şehadetleriniz kutlu olsun ülkemin yiğit kahramanları. Allah mekânınızı cennet eylesin. Yüce Allah inşallah bizleri de o büyük mertebeye layık görür.

Dünyada hiçbir milletin bu kadar düşmanı yok, olamazda. Çünkü insanlığı kurtaracak tek ruh, Türk Milletinin sahip olduğu insani değerleridir. Sahip olduğumuz inanç ve kültür bütün insanlığa sonsuz huzur ve mutluluk getirecektir.

Şehitlerimizin emanetine, ölümüne sahip çıkacağız. Onlar bize yol gösteren kutup yıldızlarımızdır.

“Allah yolunda öldürülenlere sakın “ölüler” demeyin. Çünkü onlar diridir. Fakat siz onun farkında değilsiniz.” (Bakara 154)