Ülkemizde kamu kurumlarına yönelik gerçekleştirilen terör saldırıları hepimizin yüreğini dağlıyor. Devletin, vatandaşın güvenliği ve huzuru için hizmet veren kurumlarına yapılan bu saldırılar, yalnızca bir binaya ya da kuruma değil, doğrudan topluma, ortak değerlerimize ve geleceğimize yönelik.

Bunun en acı örneklerinden biri geçtiğimiz günlerde İzmir’deki polis merkezine düzenlenen saldırı oldu. Güvenliği sağlamak için 24 saat görev başında olan emniyet mensuplarımızın hedef alınması, terörün ne kadar pervasız ve insafsız bir yüzü olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Polis merkezleri, vatandaşın en zor anında kapısını çaldığı, güven bulduğu yerler. Buraya yapılan saldırı, sadece polisimize değil, aslında her bir vatandaşımıza yapılmış bir saldırı.

Terör örgütleri, saldırdıkları binaları değil, aslında halkın iradesini ve devletin otoritesini hedef almakta. Amaçları korku salmak, vatandaşın devlete olan güvenini sarsmak, huzur ortamını bozmak. Fakat tarih boyunca gördük ki; milletimizin birliği ve dayanışması, en ağır saldırılara bile göğüs gerdi.

Burada önemli olan, yalnızca güvenlik güçlerimizin mücadelesi değil. Toplum olarak kenetlenmemiz, korkuya kapılmadan hayatımıza sahip çıkmamız, terörün en büyük yenilgisi. Birlik oldukça, sesimizi yükselttikçe, karanlık odakların amaçlarına ulaşması hiçbir zaman mümkün olmayacak.

Bugün İzmir’deki polis merkezine yapılan saldırıya karşı en güçlü cevabımız, daha çok demokrasi, daha çok dayanışma ve daha çok birlik. Karanlığa inat, hep birlikte ışığımızı büyütmek zorundayız. Çünkü bu saldırılar, yalnızca duvarları değil, geleceğimizi hedef alıyor.

Saldırıda şehit olan kahraman polislerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevenlerine sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Onların fedakârlığı, bu topraklarda huzur ve güven içinde yaşamamızın en büyük teminatı.

Sağlıcakla kalın…