Günlerdir ülkemiz yangınlarla mücadele ediyor. Tam bir seferberlik halinde. Vatanını, milletini, devletini, bayrağını seven herkes gözyaşı döküyor. Hem şehitlerimize hem ormanda ölen hayvanlara hem de evlerin, tarlaların, bağların, bahçelerin yanmasına. Bu amansız mücadele de onlarca şehidimiz oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, mekânları cennet olsun.

Hepimiz bilinenden çok daha fazla öfkeliyiz. Biliyoruz ki yangınların yüzde doksanı bilinçli veya bilinçsiz insanlar tarafından, yüzde onu ise diğer nedenlerden dolayı çıkıyor.

Bunlar öyle insanlar ki, yediğimiz ekmeğe, içtiğimiz suya, aldığımız havaya dahi saldıran soysuzlar, alçaklar, hainler güruhu. Böyle bir vicdansızlık görülmedi.

Bu şerefsizler, fetö artıkları, yabancı istihbarat örgütleri ile birlikte ülkeyi yangın yerine çevirirken, insanların ve hayvanların hayatını hiçe sayarak nasıl bir yaratık olduklarını gösterdiler. Aynı anda, eş zamanlı olarak çıkan yangınlarla, ciğerlerimizi yaktılar, yüreğimizi dağladılar.

Bursa da yakalanan Fetö artığı her şeyi açık açık anlatırken, bu yaratıklarda akıl ve mantığın, vicdanın, olmadığını da bir kez daha gördük.

Kirli, her türlü pisliğe bulaşmış bir el, Türkiye’yi yakmak için düğmeye bastı. Mankurt kafalılar da bunu görev bilerek faaliyet geçtiler.

Düşünün bir kere iki ayda 4200 yangın çıkıyor, onlarca insan tutuklanıyor, yangınları umulmadık yerde görüyoruz. Bunların birçoğu eş zamanlı olarak çıkıyor. Bu da yetmiyor sosyal medya denilen çamur mecrada, yalan haber, saldırganlık, insanları tahrik etmek, yalan-yanlış bilgilerle yönlendirmek, insanımızı bir birbirine düşürmek, düşmanlık yaratıp bunu körüklemek için ellerinden geleni değil gelmeyeni de yapıyorlar.

Siz ne yaparsanız yapın içimizdeki hainler hiçbir zaman boş durmayacaklar. Mutlaka canımızı yakacak bir şey bulacaklar. Düşünün bir kere, gündüz vakti İstanbul’un göbeğinde Beykoz ormanlarını yakıyorlar, hem de göz göre.

Asıl soru şu! Bu cüreti nereden alıyorlar? Bunların bu kadar mı gözleri karardı? Bu kadar mı insanlıktan çıktılar? Bu da demek oluyor ki, Fetö artıkları her an her yerden çıkabilirler. O zaman Fetö operasyonlarına ara vermeksizin, yaşın yanında kuruyu da yakmadan devam edilmeli. Ülkemizde cirit atan yabancı istihbarat örgütü üyelerine de fırsat verilmemeli. Ve bu soysuz vatan hainleri için idam mutlaka geri gelmeli.

27 uçak, 114 helikopter ve onlarca sihalarımızla birlikte yangına müdahale ediliyor ve yangın filomuz Avrupa’nın en güçlü filolarından biri olmasına rağmen, istediğimiz sonucu alamıyorsak, oturup iki kez daha düşünmemiz gerekir.

Ve düşünelim verilen emeği, canhıraş bir şekilde, itfaicisiyle, orman çalışanlarıyla, köylümüzle, gönüllü yangın söndüren insanımızla birlikte, insanüstü bir mücadele verilmekte şehitlerimiz olmaktadır.

Bu öyle bir mücadele ki, başta ABD olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde çıkan yangınlar aylarca sürerken, biz ülke olarak bütün olumsuzluklara ve hainliklere rağmen, yangın söndürmede mümkün olan en kısa zamanda sonuç almaya çalışıyoruz. Nedenini hepimiz biliyoruz. Köylümüz, gönüllülerimiz, çalışanlarımız elindeki her türlü imkânları ile yangının üzerine gidiyorlar. Birlik, beraberlik, dayanışma gerçekten göz yaşartacak kadar büyük.

Bütün bu fedakârlıklara karşılık bizler ne yapmalıyız? Öncelikle her birimiz gönüllü orman bekçisi olmalıyız. En ufak şüpheli bir hareketi mutlaka anında yetkililere bildirmeliyiz, ormanlarımızda tehlike yaratacak her türlü davranışlardan kaçınmalıyız.

Bunun yanı sıra, gücümüz yetiyorsa yangına fiilen, yetmiyorsa bu mücadeleyi zaafa uğratanlarla mücadele etmeliyiz. Ve en önemlisi aramıza fitne, fesat sokmaya çalışanları iyi tanımalı, onların yalan, yanlış sözlerine kirli oyunlarına kanmamalıyız.

Ve en kısa zamanda milyonlarca fidan dikmeliyiz. O hain alçaklar, ormanlarımızı yakarak bize zarar vereceklerini sanıyorlar. Sadece sakalımızı traş etmiş olurlar. Ama onlar bu dünyada da öbür dünyada da cezalarını mutlaka çekeceklerdir.