21. yüzyılda devletler birbirleriyle savaşmak için doğrudan ordularını göndermek yerine o ülkenin ekonomisini, sosyal ve siyasi hayatını istikrarsızlaştıracak olayları tetiklemeyi tercih ediyor. Terör örgütlerinin fonlanması, toplumda infial yaratacak yalan haberlerin yayılması, mezhep çatışmalarının tetiklenmesi bu gayrinizami harp usullerinin en çok kullanılanları.
Türkiye bu gibi olaylarla geçmişte çok kez karşılaştı ancak bunların hiçbiri toplumsal birlikteliğimizi ortadan kaldırmaya yetmedi. Son yıllarda örtülü bir istila planı olarak kullanılan başka bir olguyla baş etmek zorunda kaldık: göç. İklim krizi, siyasi istikrasızlık ve terör örgütlerinin baskıları nedeniyle birçok insan yerinden edildi ve bu insanların birçoğunun yolu Türkiye’ye düştü. Bazıları Avrupa hayaliyle Türkiye’ye geldi ancak Avrupa’nın katı göç politikaları nedeniyle Türkiye’de kalmak zorunda kaldı, bazıları ise Müslüman bir ülke olması ve kısmi de olsa bir kültür birlikteliği olması sebebiyle Türkiye’de kalmak istedi.
Düzensiz göçmenlerin dışında Türkiye’nin doğal ve tarihi güzelliklerinden yararlanmak için Türkiye’den gayrimenkul alarak vatandaş olan insanların sayısı da özellikle son 5 yılda oldukça arttı. Çoğunluğu Arap yarımadasından gelen bu insanlar özellikle Karadeniz bölgesinden gayrimenkul satın almaya başladılar. Bunun yanında Rus ve Ukraynalılar artık sadece yazları gelmekten ziyade gayrimenkul satın alarak Antalya başta olmak üzere Akdeniz bölgesine yerleşmeyi tercih etmeye başladı.
Göç İdaresi düzenli göçmen sayısını 4 milyon 893 bin olarak açıkladı. Düzensiz göçmenleri ve gayrimenkul satın alarak vatandaş olan yabancıları da hesap edersek Türkiye’deki yabancıların sayısının 10 milyon civarında olduğunu söylemek pek de yanlış bir tahmin olmaz. Türkiye’deki Suriyeli kadınların doğum oranı ise 5,3… Bu rakam demek oluyor ki imparatorluklar, medeniyetler mezarlığı olan Anadolu topraklarındaki bin yıllık hakimiyetimiz ve demografik üstünlüğümüz tehlike altında. Avrupalıların ve Yahudilerin Türkiye’den tarım arazi toplamaya başlaması, göçlere sebep olacak olayların tetiklenmesi ve gayrimenkul satın alarak vatandaşlık alan yabancıların sayısının gün geçtikçe artması. Bunların aynı dönem içinde yoğunlaşması bir tesadüf eseri olamaz.
Adım adım Anadolu toprakları Türksüzleştiriliyor. Bin yıldır bu topraklarda varlığımızın teminatı olan demografik üstünlüğümüzü günden güne kaybediyoruz. Bu projeyi kimlerin devreye soktuğunu bilmiyorum ama şu belli ki proje işliyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.