Hasan, Seyyid, Ömer: Üç Kahraman: Kan yine aynı kan

Savaşlarda komutanlar bir tarafta, isimli ya da isimsiz kahramanlar diğer tarafta durur. Aynı bir kartalın iki kanadı gibidir, komutanlar ve onun askerleri, yani kahramanlar. Kartal iki kanadı olmadan uçamaz. Savaşlar da komutanlar ve askerler olmadan, yani kahramanlar olmadan kazanılamaz. Ancak savaş olup bittikten sonra, savaş kazanıldıktan sonra komutanlar öne çıkar ve dillere destan olurlar da, askerler, askerler içinde kahramanlar unutulur gider bazen.

Ulubatlı Hasan elbette Fatih Sultan Mehmed Han Hazretlerinin bir neferi ve kahramanı idi. İstanbul’un fethinde surlara doğru çevik bir aslan edasıyla koşarak tırmandı, elinde üç hilalli Osmanlı Bayrağı ya da sancağı olduğu halde. Surların en tepesine Şanlı Bayrağımızı dikti.

O gün, 29 Mayıs 1453 günü, Ulubatlı Hasan’ın İstanbul’un surlarına doğru koştuğunu gören 33 yiğidimiz de Ulubatlı Hasan'ın ardından onlar da surlar doğru koşarak surları tırmandılar, en yükseğe çıktılar. Surların en tepesine ulaşan Ulubatlı Hasan idi ve Bizanslıların kendisine attığı yüzlerce okun isabet etmesi ile surların en zirvesinde şehadete ulaştı. Ancak Bayrağımızı surların en zirvesine dikmeye muvaffak oldu. Belki yüz ok sırtına, vücudunun her yerine saplanmış olsa da o Bayrağımızı elinden hiç bırakmadı. Ruhun şad olsun Ey Ulubatlı Hasan.

Ulubatlı Hasan şehid oldu ama ardından gelen yiğidler surları aştılar ve İstanbul’a girdiler. Allah cümlesinden razı olsun.

Bu yazıda anlatacağım bir kahramanımız da Balıkesir Havranlı Seyyid Onbaşı'dır. Ulubatlı Hasan, Bursa Karacabey'lidir. Seyyid Onbaşı da yakın bölgedendir, Balıkesir’dendir.

Seyyid Onbaşı, 1915 yılında Çanakkale Deniz Savaşlarında düşman donanmasının boğazı geçmek üzere olduğunu görünce, inanılmaz bir kuvvetle, 275 kg’lık top güllesini kucaklayıp sırtladığı kundağa yerleştirerek İngiliz zırhlı donanması "Ocean"ın vurulmasını gerçekleştirir. Seyyid Onbaşı’nın kundağa yerleştirdiği 275 kg’lık top mermisi Ocean zırhlısını delip geçer, gemi kontrolden çıkarak batar. İşte bu olay, düşmanın darmadağın olmasını sağlar. Hadiseyi izleyen Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, Koca Seyyid’in alnından öper ve onbaşı rütbesi ile taltif eder. Bu hadiseden sonra Seyyid Onbaşı’ya şu soru çok sorulur: “Nasıl başardın?” Koca Seyyid her defasında “Cenab-ı Hakkın yardımıyla” diye cevap verir. Seyyid Onbaşı Cumhuriyet döneminde kendisine “maaş bağlanması ve iş verilmesi” tekliflerini reddederek hayatını sonuna dek tevazuu ile geçirmiş ve köyünde odunculuk yaparak iaşesini (geçimini) elinin kazancıyla sağlamıştır.

1453 yılında bir Ulubatlı Hasan kahraman, aradan 462 yıl geçtikten sonra 1915 yılında Seyyid Onbaşı bir kahraman. Kan aynı kan. İman yine aynı iman. Elhamdülillah. Ve 1915’ten tam 101 yıl sonra bir başka Kahraman, şehid Ömer Halisdemir, Niğde'den, Bor ilçesinden. Kan yine aynı kan. İman yine aynı iman.

Gerçekten aynı kan ve aynı iman, eşittir kahraman.

Bu eşitlik, bu formül, sonsuza dek devam edecek, inşallah.

15 Temmuz gecesi alçak hain darbe girişimine canını hiçe sayarak geçit vermeyen Şehid Ömer Halisdemir’in, bir Ulubatlı Hasan’dan, bir Seyyid Onbaşı’dan hiç bir farkı yok.

Biliyorsunuz o alçak meşum darbe gecesi Ömer Halisdemir’in kahramanlığını. Bilseniz de yine anlatalım. Ve em sonunda bir akrostiş şiir ile de bu kahramanlığı haykıralım.

Ömer Halisdemir 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, 16 Temmuz 2016 saat 02.14'te, Özel Kuvvetler Komutanlığına girmeye çalışan Özel Kuvvetler Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Semih Terzi'yi, Özel Kuvvetler komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı'dan aldığı emir üzerine öldürmek için kuvvet karargahının dışında darbecilerin gelmesini bekledi. Semih Terzi ve beraberindeki askerler geldiğinde Ömer Halisdemir, Terzi'yi göğsünden vurarak öldürdü. Bunun üzerine Semih Terzi'nin korumaları tarafından onlarca kurşunla şehid edildi. 30’dan fazla kurşun atılmasına rağmen hâlâ Ömer Halisdemir'in ölmediğini fark eden darbeciler, yerde yaralı halde yattığı sırada bir el daha ateş açarak Halisdemir'i şehid ettiler.

Şehid Ömer Halisdemir darbe girişimin seyrini değiştiren isimlerden bir şehiddir. Aynı Ulubatlı Hasan ve Seyyid Onbaşı gibi kahramandır.

Esasında Ulubatlı Hasan, Seyyid Onbaşı ve Ömer Halisdemir’in mensubu olduğu Müslüman Türkler, bir bütün olarak kahramandır. Çünkü kan aynı kan, iman aynı imandır.

Burada bir hususu da ayrı bir parantez kapsamında değerlendirmek istiyorum. 15 Temmuz darbe girişimine karşı duranlar da Ecdadlarının Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı sırasında verdiği mücadeledeki gibi "ya Allah bismillah Allahü Ekber" nidalarıyla meydanları inletmiş ve canıyla kanıyla savaşmıştır. Gel gör ki savaş kazanıldığında ya da darbe atlatıldığında "ya Allah bismillah Allahü Ekber" diyen kahramanlar, her daim bir kenarda unutulmaya terkedilmiştir. Ve “Türkiye laiktir laik kalacak” diyen bir avuç güruhun borusu ötmekte ve onların sesi çıkmaktadır. Bu Ülke “laik olacak” diye savaşmadık biz. Bu Ülke “laik kalacak” diye kan dökmedik biz. Biz Allah rızası ve Müslümanlık için savaştık ve o darbe gecesi de bunun için sokaklara çıktık ve meydanlara indik. Aynen İstanbul’un fethinde ve Çanakkale Savaşlarında ve bir bütün olarak Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi. Bu nokta ve bu husus asla unutulmamalıdır.

Maalesef, savaşı biz kazanıyor, sonra olanlar oluyor. Ne olduğunu herkes biliyor. Olanları uzun uzun anlatmayayım. Yalnızca iki mısralık bir şiire yer vereyim.

"Kalkın ey ehli vatan dediler, kalktık.

Herkes oturdu biz ayakta kaldık."

Durum tam da şairin belirttiği gibi olmasın ve bu Ülkeyi kurtaranların iradesine uygun icraatlar gerçekleştirilsin.

Bu durumu hassaten beyan ettikten sonra bu da benim şiirim.

ŞEHİD ÖMER HALİSDEMİR*

*15 Temmuz 2016 gecesi

alçak hain darbe girişimine

canını hiçe sayarak geçit vermeyen

Şehid Ömer Halisdemir'in

aziz hatırasına ithaf olunur.

Şahin bakışlı, korkusuz ve cesur.

Ezelden ebede dek, başı dik, hür.

Her daim alnında parıldayacak Nur.

İslam'dan gelen o fikir ve şuur.

Diriliş ruhu, Müslümana gurur.

Ölümsüzdür o, en başta o yürür.

Milletimize kale, en yüksek sur.

En zirvede, heybetiyle o durur.

Rengarenk bir bahçede sonsuz huzur.

Hak yolunda yürür, Hakkı savunur.

Anında belayı def eder, savurur.

Liyakat, sadakat, izzet ve onur.

İlham verir gençlere, örnek olur.

Silahını hainlere doğrultur.

Düşünmez sonunu, hedefi vurur.

Erişilmez bir yerde, yalnız durur.

Mü'min bu kula, sen de selam dur.

İşte benim, ancak son sözüm şudur:

Ruhun şad olsun Ey Ömer Halisdemir.

Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Sandal Arşivi