Kur'an hayattır, sessizlik değil!

Hakkı söylemek uzmanlık mı gerektirir?

Ne zaman siyasetteki yalanlara, ekonomideki çalkantılara, kültürel yozlaşmaya değinsek…

Ne zaman kalem oynatsak, söz söylesek… Hemen “uzmanlık alanında konuş” diyorlar.

Sanki bir yanlışı görebilmek için ille de profesör olmak gerekirmiş gibi.

O kadar çok profesör var ki haktan Kuran'dan, ahlaktan uzak profesör dedikleriniz bunlarsa.

Oysa yanlışı görmek için diplomaya değil, vicdana ihtiyaç var.

Zulme karşı çıkmak için alan uzmanına gerek yoktur, yürekli olmak gerekir.

Hz. Peygamber ve diğer peygamberler hangi siyaset akademisinden mezun oldu?

Hangi ekonomi kürsüsünde ders aldılar? Hukuk, uyumluluk, uluslararası ilişkiler… Hiçbirinden mezun olamadılar.

Ama o çağların zalim savaşçılarına, halkın sömüren tüccarlarına, dini araç sallaştıran din adamlarına karşı dimdik durdular.

Çünkü işler yalnızca namaz kıldırmak, oruç tutturmak değil; adaleti tesis etmek, hakkı hakim kılmak.

Kur'an “Zalim sultana karşı hak sözü haykıran, en yüce cihadı yapandır” derken, Müslümanlara “siyasetten uzak durun” mu diyordu?

Yoksa “Kim olursa olsun, hakkı duyuruyor” mı diyordu? Her dava bedel ister.

Bedel ödemeyen onun ideolojisi, onun inancı, onun düşünceleri savrulur, yıkılır.

Bugün konuşma cesareti gösteremeyenler, Hz. Hüseyin'in karşısında yaşarlardı, ona mutlaka şöyle derlerdi:

“Ne bu cesaret? Yezide kafa tutmak sana mı kaldı? Oturduğu yerde, depolamanın tadını çıkarın!”

Ama onlar bilmezler ki… Hak yolda susmak, zulme ortak olmaktır. Konuşmayan dil, hakikatin değil, korkunun taşıyıcısıdır.

Peygamberlerin ilk işi ibadet öğretmek değil, yönetim kültüre, topluma, ekonomiye ve yön vermekti.

Kur'an'ı siyasetten ayırmak, dini sadece bireysel ibadetlere hapsetmek, ilahi mesajın ruhunu hiçe saymaktır.

Zira toplumda yaşayan şekillendirilmiş bir şey siyasettir.

Ekonomiyi yöneten, eğitimle gelişen, kültürü inşa eden hep siyasettir.

Kur'an, hayatın her alanına yön veren ilahi bir rehberdir.

Siyasetinizde, ticaretinizde hayatınızız her alanda Kuran yoksa düşünmelisiniz.

Kur'an'ı hayat boyunca itmek, Allah'ın bütünlüklerini yalnızca duvar süsü haline getirmektir.

Sahi, Müslüman ne yapacak? Dua mı koruyacak sadece? Cuma namazı, cenaze namazı, hac, oruç…

Ya zulüm? Ya adaletsizlik? Müslüman haksızlığa ses çıkarmazsa, kim çıkaracak?

Kur'an gökten yere inmiştir. İnsanın merkezi tam ortasında. yıkıntı olmuş, toparlanmış sarsmış, düzeni değiştirmiştir.

Kur'an'ı doğru oku, doğru anla. Ancak o zaman kendine gelirsin. Ancak o zaman toplum düzelir.

Anlamadığımız, yaşamadığımız bir Kur'an'la ne kişisel olarak geliriz, ne paralarımızı kurtarabiliriz.

Unutma! Kur'an'ı hayattan, siyasetten, ekonomiden, kültürden koparmak; toplumları felakete sürüklüyor.

Din, yalnızca dua değil, aynı zamanda durmaktır. Hakkı söylemekten korkmayan bir duruş…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zafer Çam Arşivi