Öncelikle operasyonda şehit olan polislerimize Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun. Yaralılarımıza Allah’tan acil şifalar diliyorum.

Türk emniyetinin, Türk askerinin, MİT’in güvenlik güçlerimizin sayısız başarılara imza attığı ve dünyada bu konuda bir numara olduğu gerçeğini ifade ediyor ve ayaklarına taş değmesin, Allah yar ve yardımcıları olsun diyorum.

Birçok illegal ve vekâlet savaşı veren Deaş; ülkemizin birlik ve beraberliğini bozma, başka ülkeler adına Türkiye’de terör eylemleri yapma, Türkiye’yi zayıflatma adına her türlü hareketi, ölümü göze alarak gerçekleştirmeye çalışan, diğer örgütler gibi ABD tarafından kurulan bir terör örgütüdür.

Deaş, ABD adına vekalet savaşı veren, en fazlada İslam ve İslam ümmetine saldıran bu terör örgütü, maalesef ülkemizde de hainlikte ve cehalette zirve yapmış insanları kandırarak kendilerine köle yapmışlardır. İşte bunun içindir ki, Yalova’da ki çatışmada öldürülen teröristlerin 6 tanesi de Türk vatandaşı olmuş olması işin vahametini ortaya koymaktadır.

Ayrıca şu gerçeği ne unutalım ne de gözden uzak tutalım; “Terör örgütleri görünüşte birbirleri ile çatışır gibi görünse de, efendilerinin talimatlarıyla gerektiğinde birbirleri ile kuzu sarması olabilirler. Örneğin, SDG (Suriye Demokratik Güçleri) Suriye’de köşeye sıkıştı, Türkiye’nin operasyon yapma ihtimaline karşılık, Deaş’ın iplerini ellerinde tutanlar, SDG yi kurtarmak için Türkiye’deki Deaş hücrelerini aktif hale getirdiler. Bilindiği gibi SDG, Deaş ile mücadele için vardı. Ama göründüğü gibi gerektiğinde SDG, Deaş’a, Deaş, SDG destek çıkıyor. PKK / YPG dahil bütün bu örgütleri, ABD nin desteği ile iplerini İsrail elinde tutuyor. Yine bilindiği gibi birçok Deaş militanı İsrail de tedavi görüyorlar. Deaş’ın saldırmadığı tek ülkenin İsrail terör devletinin olduğunu da unutmayalım.”

Yalova’daki Deaş operasyonunun yaklaşık 7.30 saat sürmesi, içeride bulunan bir kısmı daha bebek yaşta olan kadın ve çocukların zarar görmemesi olarak açıklandı. Bu hassasiyeti, Türk güvenlik güçleri nerede operasyon yaparsa yapsın göstermektedir. Bu durum bile güvenlik güçlerimizin üstün başarısını göstermektedir.

Ancak kamuoyunun merak ettiği açıklanmaya muhtaç sorular olduğu gerçeği de gözden ırak tutulmaması gerekir.

Merak edilen soru; nasıl olurda üç polisimiz şehit olur, 9 polisimizde yaralanır? Allah korusun, yaralanan polislerimizin değişik yerlerine isabet eden kurşunun, ölümcül yerlerine isabet etmiş ve şehit sayımız 12 olabilme ihtimali tüylerimizi diken diken etmektedir. Tek bir polisimizin burnunun dahi kanamaması gerekirken neden bu kadar fazla şehidimiz ve yaralımız var?

Elbette bir çatışmada her şey olabilir. Şehitte olunur, gazi de. Ancak, tek bir evden açılan ateş sonucunda bu kadar çok şehit ve yaralımızın olması düşündürücü değil mi?

Oysaki sayısız başarılara imza atan emniyet güçlerimizin böyle bir operasyonda şehit ve yaralılarımızın fazla olmasının nedeninin açıklanması gerektiğine inanıyorum. Bu soru polisimizin başarısını, fedakârlığını, canın ortaya koyarak mücadele ettiği gerçeğini asla gölgelemez. Maksadımız da kesinlikle bu olamaz.

İçimiz yanıyor, yüreğimiz kan ağlıyor. Güvenlik güçlerimiz bizim gözbebeğimizdir. Kahramanlık destanları yazan evlatlarımızın bu kadar çok şehit vermesi ve yaralanması nedenini İçişleri Bakanımızın ayrıntılı ve aydınlatıcı bir şekilde açıklaması gerektiğine inanıyorum.

Şu gerçeğinde altını çizmek istiyorum; bitti denilen PKK’nın bütün görevlerinin DEAŞ’ın üstlendiği, adları değişse de eylemlerinin değişmeyeceğini bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. İki zıt örgüt gibi düşünülse de, efendileri aynı olduğu için hedefleri de aynı olacaktır.

Türkiye’yi zayıflatmak ve güçsüz düşürmek.

O efendiler şunu çok iyi bilsinler ki, “biz, her yeni doğan güneşte, bir ölür, bin diriliriz…”