Cezaevinde pişmanlık, dışarıda suç makinesi mi oluyor?

Suç işleyip cezaevine giren ve orada pişmanlık yaşayan insan var mı? Peki, pişman olan biri neden tekrar suç işler?

Her gün haberlerde ve sosyal medyada yüzlerce "suç makinesinin" yeniden suça bulaştığını görüyoruz.

Eğer gerçekten pişman olsalar, neden aynı hatayı tekrar yaparlar? Cezaevleri, amacına uygun işlese, bireyler çıktıktan sonra suç işlemeye devam eder mi?

Aslında bazen tam da bu pişmanlık, eski hataların zincirlerini kırmak yerine, suç dünyasına yeniden adım atmanın bir kapısı oluyor.

Çünkü pişmanlık tek başına bir değişimin garantisi değildir.

Cezaevleri genellikle yalnızca bir cezalandırma aracı olarak görülüyor. Ancak burada yaşananlar bireyleri topluma kazandırmak yerine, onları eski alışkanlıklarına geri dönmeye itiyor.

Adeta cezaevleri, suç makinesinin dişlilerini oluşturuyor. Cezalar yeterince caydırıcı olmadığında, suçlular dışarı çıktıklarında eski hayatlarına geri dönüyorlar.

Oysa pişmanlık, insanın hatasından ders çıkarması için ilk adımdır; ancak bu adım doğru şekilde desteklenmezse, kişi aynı döngüye yeniden girebiliyor.

Bugün sokaklarda suç makineleri dolaşıyor. Kanunlar yeniden düzenlenmezse, insanların ne can ne de mal güvenliği kalacak.

Huzur, güvenliğin olduğu yerde mümkündür. Ancak şu an katillerin, suç makinelerinin nerede, nasıl saldıracağı belli değil.

Sokak ortasında bir mafya çatışması, bir soygun, gasp ya da bir kadının acı içinde kalması...

Market, pazar, trafik; her yer suçun potansiyel sahnesi haline gelmiş durumda. Devlet, cezaevlerinde suç makinelerini besleyip güçlendirdikten sonra tekrar sokaklara salıyor.

Oysa cezalar ağırlaştırılmalı ki suç oranları düşsün. Verilen cezalardan korkmayanlar, suç işlemeye devam ediyor. Cezaevleri, suçlular için bir otel gibi hizmet vermemeli.

Bugün bir kez cezaevine giren, "Tövbe!" demek yerine, "Yüz suç işledim, yüz birinciyi de işlerim," diyor. Bu durum böyle olmamalı.

Suçun ağırlığına göre ceza verilmeli ve bu ceza tam anlamıyla çekilmeli. Yarı açık cezaevleri, denetimli serbestlik uygulamaları ve erken tahliyeler sonucunda suçlular tekrar aynı suçları işlemeye devam ediyor.

Peki, çözüm ne olabilir? Gerçek değişim, sadece pişmanlıkla sınırlı kalmamalı.

Cezaevleri, yalnızca cezalandırma merkezi değil, aynı zamanda bireylerin topluma yeniden kazandırıldığı bir dönüşüm merkezi haline gelmeli. Mahkûmlar, suça iten sebeplerle yüzleşmeli ve bu kısır döngüden kurtulabilmeleri için gerekli sosyal destek sağlanmalı.

Ancak bu şekilde, pişmanlık suç makinesine dönüşmek yerine, umut dolu yeni bir başlangıcın temeli olabilir.

Sonuç olarak, suç işleyip cezaevine giren ve orada pişmanlık duyan bireylerin tekrar eski yola sapmaması, toplumsal destek ve devlet politikalarıyla mümkün olabilir.

Her insan ikinci bir şansı hak eder; ancak bu şans, yalnızca bir kelime olarak kalmamalı, somut adımlarla desteklenmelidir.

Asıl mesele, cezaevinin duvarlarını değil, kalplerdeki önyargı ve ayrımcılığı yıkmaktan geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zafer Çam Arşivi