
Ahmet Sandal
Edirne notları
Edirne denildiğinde sizin aklınıza neler geliyor? Bilmiyorum. Edirne denildiğinde benim aklıma şunlar geliyor.
Edirne demek, serhat şehrimiz demek, Edirne demek, dördüncü başkentimiz demek, Edirne demek Trakya ovası ve mümbit topraklar demek, Edirne demek “güler yüzlü, hoş sohbet insanlar” demektir.
Edirne İlimiz, bir taraftan Yunanistan’a, diğer taraftan Bulgaristan’a sınır bir serhat şehrimiz olup buradan Avrupa’ya geçilir.
Edirne Osmanlı’nın dördüncü başkentidir. Osmanlı Devletimizin kuruluşundan itibaren başkentleri şöyledir Söğüt (1299-1331) İznik (1331-1335) Bursa (1335-1363) Edirne (1363-1453) İstanbul (1453-1922).
Edirne’de gerçekten mümbit, bereketli tarım ovaları mevcuttur. Trakya’da Edirne tarafları dümdüz bir yerleşime sahiptir. Edirne ovalarında yılda 3 kere ekim-dikim yapılacak verimli topraklar vardır. En çok da buğday, pirinç, ayçiçek yağı, kanola ekimi ve hasadı yapılır. (Kanola ekili tarlalar çok hoşuma gitti. Uzaktan sapsarı muhteşem bir görüntüsü var. Hatta o tarlanın birinin içine girerek bir de resim çektirdim.) Edirne’de elbette tarım içerisinde hayvancılık sektörü de önemli yer tutar. Meşhur Edirne Peynirinin lezzetini çocukluk yıllarımızdan biliriz. Peyniri, “Edirne Peyniri” diye bakkaldan öyle isimle isterdik.
Gerçekten de Edirne’de insanalar genelde hoş tebessüme sahipler ve hayatlarından mutlular. (Gerçekten de bir kahvede otururken tanımadığımız Edirneli vatandaşlarımız, “merhaba, hoş geldiniz” dediler. Bunu başka bir yerde görmediğim için hoşuma gitti.)
Evet, yazımızın giriş kısmında Edirne hakkında böyle kısa bir tanımlama yaptık.
Geçen hafta içerisinde 23-25 Nisan günlerinde Edirne’deydim. Neleri gezdim, neleri gördüm, bu yazıda sizlerle Edirne anılarımı kısaca paylaşacağım.
1-Hasan Sezai Efendi Dergahı:
Önce Cuma günü namazımızı kıldığımız mekandan bahsedeyim. Mutasavvıf Hasan Sezai Efendi dergahı ve külliyesi içerisindeki camide Cuma namazımızı kıldık. İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmiHasan bin Ali, mahlası Sezâî'dir.
Tasavvufta Gülşenî yoluna mensûb idi. 1669 (H.1080) yılında Gördes'de doğdu. Şehrin bugünkü adı Korent olup, Yunanistan sınırları içinde kalmıştır. 1738 (H.1151) senesinde Edirne'de vefât etti. Kendi ismi ile anılan dergâhının bahçesinde defnedildi.
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.
2-Darüşşifa:
Namaz sonrası Darüşşifa denilen muhteşem mekanı ve külliyeyi gezdik. Bu mekan beni gerçekten büyüledi ve çok etkiledi. Edirne'de 400 yıl boyunca halka bedava olarak sağlık hizmeti vermiş, o zamanın tıp metodları yanında, su ve müzik ile de şifa sunmuş Darüşşifa. Bu eseri II. Beyazıd inşa ettirmiştir. Allah ondan razı olsun. Bu eseri şu anda Trakya Üniversitesi koruyor ve müze ile Tıp Medresesi olarak halkın hizmetine sunuyor. Biz de zaten müze ve külliyeyi gezdiğimiz sırada Trakya Üniversitesi görevlileri bizi karşıladı ve bize refakat ederek yardımcı oldular ve Darüşşifa’yı tanıttılar. (Bize, biz herhangi bir talepte bulunmadan kendiliğinden refakat eden Trakya Üniversitesi görevlilerine teşekkür ediyorum.)
Bu vesile ile şunu belirteyim. Son yıllarda şu gelişmeyi bizzat gözlemlemekten oldukça bahtiyarım. Hangi İle ve hangi şehre gitseniz, ada yadigârı, ecdad hatırası eserler, bakımsızlıktan ve ilgisizlikten kurtarılmış ve halkımızın gezmeleri ve görmeleri için müze ve külliye olarak sergilenmektedir. Halbuki bu yerler 20-25 yıl önce bakımsız ve ilgisizlikten kaderlerine terkedilmişlerdi. Ecdad eserlerini gün yüzüne çıkartan Devlet Yetkililerimize başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere kalbi teşekkürlerimi arz ediyorum.
Bir Ecdad Eseri de Edirne Hıdırlık Tabyalarıdır.
3-Hıdırlık Tabyaları:
Edirne Hıdırlık Tabyalarında da temaşa ve tefekkür eyledim. 1912 Balkan Savaşlarında Sırp'ı, Bulgar'ı, Yunan'ı, aynı zayıflayan bir Aslan'ı izleyip de dar zamanda sırtlanların saldırdığı gibi bize saldırmış ve Edirne'yi, 6 ay kahramanca savunan Ecdadımız Şükrü Paşa komutasındaki askerlerimiz “mermi bittiği için değil halkın gıda ve erzağı bittiği için” şehri teslim ediyor. Ve o zamanki Bulgar Çarı şerefsizce-saygısızca Selimiye Camiine kadar (ayakkabılarını çıkartmadan camii içine) giriyor. Edirne daha sonra Osmanlı Orduları tarafından kurtarılıyor. Elhamdülillah. (Bu satırları yazarken İstanbul'da şu anda sabah ezanı okunuyor.) Edirne’yi bize vatan yapan tüm ecdadı ve özellikle de Edirne’de son kahraman Şükrü Paşa’yı rahmet ve minnetle anıyorum.
4-Selimiye Cami:
Evet, bu ziyaretimde bizzat Edirne’de Selimiye Camini ziyaret edemedim. Çünkü yaklaşık iki yıldır restorasyon ve bakımdaymış. Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2021 Kasım ayında restorasyona alınan camide çalışmalar bilim kurulunun nezaretinde sürüyor. Bu sene (2025 yılı Haziran ayında) restorasyon bittiğinde inşallah Selimiye tekrar ibadete ve halkın ziyaretine açık olacak. (Elbette, halen de camide ibadet ediliyor ve ziyaret mümkün. Ancak caminin küçük bir kısımda ziyaret ve ibadet mümkün.)
Kaldığım otelin 7. katından Muhteşem Selimiye Cami görülüyordu. O yerden Selimiye’yi temaşa eyledim ve şu satırları yazdım:
Başbaşa kaldım Selimiye ile.
O ki Osmanlı'nın zirve eseri.
Düşündüm şöyle akl-ı selim ile.
O muhteşem günler gelir mi geri?
Kitapçıbaba
Edirne, 25 Nisan 2025
Elbette, Edirne ziyaret ve gezme görme açısından bu 4 yerden müteşekkil değildir. Eski Cami, Üç Şerefeli Cami, Karaağaç Tren Garı, Rüstem Paşa Kervansarayı, Sinan Ağa Çeşmesi, Meriç ve Tunca Nehirleri, Uzun Köprü, Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin yapıldığı meydan, ve daha nice han, kervansaray, çeşme ve benzeri eserler Edirne’de mevcuttur.
Bizden şimdilik bu kadar.
Edirne Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yönetici ve personeline "Etik Değerler, İletişim, Zaman Yönetimi ve İç Kontrol" konularında eğitim için gittiğim Edirne’de bu notları da sizler için paylaştım. Eğitim sonunda kitaplarımı da sundum, Edirne Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü kitaplarımı hediye ettim. Ne de olsa Kitapçı Baba’yız. Herkese bedava kitap dağıtıyoruz. Bu kaideyi Edirne’de uyguladık. Maşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.