
Zafer Çam
El kiri çıkar, kalp kiri kalır
Atmışlı, yetmişli, seksenli yıllarda tüm köylü, kentli ailelerin arsında okuma yarışı vardı.
Okuyup adam olmak diye bir kavram konuşulurdu.
Falanın oğlu, kızı okumuş öğretmiş, hakim olmuş, doktor olmuş, mühendis olmuş aileler arsında konuşulurdu.
Okuyun takım elbiseli, Kravatlı bey efendi desinler işlerini hazır derlerdi. Bugün maşallah diplomalı boş gezen olmayan yok gibi.
Unuttukları bir şey vardı ürünler sahibi olun rızkınız ayağınıza gelin diyenlerde dışlanırdı.
Biz çocukken sanayiye gitmek için can atardık
Okuldan kaçmanın bahanesini arar, annemize babamıza sanayide çalışmak için adeta yalvarırdık. İşler değişti.
Bugün hayatına devam etmek için sanayiden kaçıyor. Çoğu bilgiyi öğrenmek bir yana, sanayinin adını duymaktan bile çekiniyor.
Geçtiğimiz günlerde babasıyla birlikte işlerimize gelen ortaokula yeni başlayan bir çocukla konuşma fırsatım oldu.
Sohbet arasında sordum: “Sanayinin havasını sevdin mi? Meslek sahibi ol, usta ol, gönder aramıza katıl. Belki geleceğin yaratımları, ustası sen olursun.”
Ama alıntı cevap ilginçti: “Benim elimi kirlenir, sanayi kirli…”
Evet, sanayi kirli. Elin, yüzün kirlenir. Ama unutmayın ki kiri olmayanın mesleği olmuyor.
Elin kırı çıkar; suyla sabunla yıkanır.” Ama haramın kiri, zayıfın hakkı olan elin kiri, o kolay kolay çıkmaz.
Bugün sanayiden, sanattan kaçan gençlik; maalesef emeğin değeri değil, temiz kalmanın yalnızca dış silahlarla ilgili olduğunu sanıyor.
Elin kirinden korkan bir gençlik büyüyor. Ama asıl korkmamız gereken el kiri değil, kalbe bulaşan kir.
Devleti soyup soğana çevirenlerin kiri çıkar mı? Yetimin parası yiyenlerin, faizle halkın kanını emenlerin yıkanması da o kir gider mi?
Maden ocağında canını dişine takıp çalışan babanın kiri, akşam eve gidince yıkanır ve gider.
Pazarda yük taşıyan hamalın kiri, çoluğunun çocuğunun yanında varınca anladılar.
Alın teriyle çalışan Tarlada çöktüğü çamuru üstüne sıçrayan köylünün kırı akar gider.
Ama haramla bulaşan, alın teri yerine kolay kazanca yönelenin kiri neyle mi karşılaştınız?
Ben o gençliği anlattım: “El kırı çıkar, yıkanınca geçilir. Ama kalp sıkışıyor... İşte o, ancak bedenden çıkıpça öğrenebilirler.”
Bilmiyorum, söylüyorum o genç kafasında bir iz bıraktı mı?
Ama şunu iyi bilin:
Toplum olarak elin kirinden değil, kalbin kirinden korkmayı öğrenmedikçe; ne sanayide usta yetişir, ne parçalar ayrılır, ne de helal rızıkla büyüyen bir nesil gelir.
Değerli okurlar el kiri yıkanır, kalp kiri kalır. Kiri olmayanın mesleği olmaz derler.
Şunu unutmayınız sanayinin kiri temiz, haramın kiri kalıcı. Önce insanda temiz el değil, temiz kalp gerek.
Şu bir gerçek ki “alın teri temizler, haram kirletir. El kirlenir, su temizler… Ya vicdanı ne temizler?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.