Bahattin Demiray
Medyada eş arayanlar
Ahlaksız akıl, su tutmaz delik kap gibidir; başına gelenden ders almaz.
Gerçek hayatta çevresine güven vermediği için gönlüne göre bir eş bulamayıp da sosyal medyadan paylaşımlar ile sanal âlemde eş ayarlamaya(!) çalışan şaşkınlara, ancak kendileri gibi yolunu şaşırmışlar takılır.
Böylesi girişimler ile sağlanan sahte tanışmalar uzun sürmez; rüyalardaki buluşmaya benzer, kısa sürede son bulur!
Bu zaman da muhalif ve muhtelif olmak gibi marifetler ile kişi meşhur olmaya hevesleniyor.
Hatta bu hareket siyasette bile öne çıkıyor muhalif olmak ne demektir.
Bu iki kelime, (muhâlif ve muhtelif) dilimize Arapçadan geçmiştir. Güzel Türkçemizde Muhâlif, karşıt ve zıt olmak, çelişmek, farklı düşünmek… gibi daha birçok manalara gelir. muhtelif ise değişik, çeşit, farklı… demektir.
Toplumda kısa ve kolay yoldan meşhur olmayı düşleyen tipler bu yolu (muhâlif olmayı) tercih ederler.
İslam büyüklerimiz de: “Muhalefet edersen tanınırsın” demişlerdir.
Ancak, bu sözün anlamı, iyi yönde tanınma demek değildir; manasından da anlaşılacağı üzere kötü yönde tersinden tanınma demektir.. Atalarımız bu tür tanınma için, Adın çıkacağına, canın çıksın daha iyidir diyerek böylesi tanınmanın kötülüğüne işaret etmişlerdir.
Şair’in, Baki kalan gök kubbede hoş bir seda imiş mısraları ile dile getirdiği gibi; hepimiz için de önemli olan, bu dünyadan “hoş gir kanaat izi bırakarak gitmek” olmalıdır!
Peygamber efendimizden önceki Cahiliye döneminde, unutulmamak için “Zemzem kuyusuna herkesin gözleri önünde kirleten züğürt adam” gibi edepsizlik ile meşhur olmak, şöhret değil, öldükten sonra da lanetle anılacak ve akıllardan çıkmayacak bir aptallıktır.
Yüce Allah, hayat rehberi olan kitabı Kur’an-ı Kerim’de, Biz onların ölmeden önce yaptıklarını da öldükten sonra bırakıp gittikleri izlerini de yazıyoruz (Yasin, 12) buyuruyor!
Öyle ise, öldükten sonra da yaşamak istiyorsak, arkamızda iyilikle anılacak hatıralar bırakalım!..
Evlatlarımıza yetiştirmede başarılı olmasını istiyoruz.
Yüce Allah, yarattığı bütün mahlukatına, hayatlarını kolaylaştıracak, bazı kabiliyetler vermiştir.
Bu özelliklerden biri, insan dışındaki canlılara doğuştan (fıtri) olarak verilmiştir. İnsana ise hepsini de öğrenme kabiliyeti bahşedilmiştir. İnsanın eşref-i mahlukat/yaratıkların en şereflisi olma (Tin, 6-7) özelliği buradan gelmektedir
İnsanın bu özelliklerden hangisinde daha başarılı olabileceği seçimi için de ona akıl verilmiştir.
Bu itibarla, insan isterse ve çalışırsa her işi başarır; ancak kabiliyetinde çalışırsa zirvelere yükselir.
Hayata adım attığı çocukluk yaşlarında insanın bu başarı kabiliyetini keşfedip onu bu yönde yetiştirmek, öncelikle anne-babaların görevidir.
Peygamber efendimiz, “Kabiliyet Allah’tandır, yetiştirmek ise anne-babadandır” buyurmuştur.
Anne-baba eğitim çağı gelmiş çocuklarını okula yazdırıp Saldım çayıra, Mevlam kayıra! hesabıyla onların kabiliyet gelişmelerini takip etmiyorsa, görevlerini tam anlamıyla yapmıyor demektir. Anne-babaların görevi sadece çocuklarını büyütmek değildir. Bunu akıl sahibi olmayan diğer canlılar da yapıyor. Hem de insandan daha meşakkatli sıkıntılara katlanarak şefkatle yapıyor.
Bu görevi özenle yapmak isteyen bazı anne-babalar ise, çocuklarını kabiliyetleri yönünde teşvik ile yetiştirmek yerine; kendilerinin arzu etikleri yöne zorlamaktadır.
Çocuğa aklı ve kabiliyeti veren anne-babası olmadığına göre, kendi arzularını tatmin için çocuğu kabiliyeti dışına zorlamaları doğru değildir.
Anne-babalar olarak neslimizi yetiştirmekte diğer canlılardan bir önemli farkımız da, çocuklarımızı kabiliyetlerinde dünya ve ahiret mutluluklarını kazanacak şekilde yetiştirmektir.
Bu özelliğe İslam büyüklerimiz, zülcenâhayn: Çift kanatlı olmak tabirini kullanmışlardır. Tek kanatlı bir kuş nasıl uçamaz ise, dünya ve âhiretinden bir tarafı ihmal edilerek yetişen çocuk ta insani ve İslami yönden başarılı sayılmaz.
İnançsız yetişmiş ise, belki doktor mühendis... hatta Profesör de olabilir ama adam olamaz!..
Bu nedenle “iyilikle anılacak hatıralar” bırakalım .Ahlak ve terbiyeli evlatlarımızı yetiştirmek nasip Saygılarımla!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.