
İsmet TAŞ
Sizce de bu kadar “yüzsüzlük” fazla değil mi?
Bizi sürekli takip eden siz değerli okurlarım hatırlayacaklar. Demiştik ki, “Gazze’de yapılan barış bir aldatmacadır. İsrail, Gazze bataklığından kurtulmak için böyle bir oyuna başvurdu. İki yıldır Hamas’ı geçememiş binlerce İsrail askeri ölmüş, İsrail ordusu isyan ve firarlarla baş edemez hale gelmiş, bunu önlemenin tek yolu olarakta Hamas’ı silahsızlandırıp tünelleri imha etmek, Gazze’yi kolayca ele geçirmektir. Bunun içinde tedbirler buna göre alınmalıdır” Demiştik.
Biz bu düşüncemizin hala arkasındayız. Bilinen bir şeyi de tekrar etmek istiyorum. Gazze, 365 km karelik küçücük bir alan. 2,5 milyon insanın yaşadığı bir yer. Dünyanın en modern silahları ile saldıran İsrail, Hamas’ı geçemeyip, Gazze bataklığına saplanmıştır.
Şehit olan yüzbinlerce kardeşimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Üzüntümüz sonsuzdur.
Şimdi barış zamanı deniliyor. İnşallah öyledir ve inşallah biz yanılıyoruzdur. Bu barış sürekli olursa, Gazze de güneş bir başka doğar, çocuklar, açlıktan, hastalıktan, bombalardan ölmez, geleceğe umutla bakarlar. Gazze ‘de artık çocuklar büyür!
Büyüyünce ne olacaksın sorusuna ne demişti Gazze’li bir evladımız; “Gazze de çocuklar büyümez ki… Sizi Allah’a şikâyet edeceğim.” Bu sözden herkes üzerine düşeni almalı.
Dünyanın en güçlü liderleri Mısır’da şov yaptılar. Barış anlaşmasını onaylarcasına bir araya geldiler. Elbette gözlemci olarak. Sanki hiçbir şey olmamış, bu katliamda, bu soykırımda onların hiçbir sorumluluğu yok gibi yüzsüz, yüzsüz oturdular.
Ve tabi ki Tramp’ın yüzsüzlüğü pes dedirtti. Tramp, “İsrail bizim silahlarımızla güçlendi”. Sizce de bu kadar yüzsüzlük fazla değil mi? Yani diyor ki Tramp efendi, “Ben de bir çocuk katiliyim, katliamlardan ve soykırımdan bende sorumluyum. O silahları biz verdik onlara.” Bu malumun ilanı değil de nedir? Ve bir de üstelik İsrail Parlamentosunda, katil Netanyahu için af istedi.
Diğer taraftan orada oturan Avrupalı liderlerin tamamı İsrail’i desteklemediler mi? Gerektiğinde her türlü yardımda bulunmadılar mı? Katliamdan ve soykırımdan sorumlu değiller mi? Bunlar bizim aklımızla alay mı ediyorlar?
Şimdi bütün siyasi kaygıların dışında söyleyelim! Bu durumu, Gazze’de katliamı ve soykırımı, her fırsatta, her ortamda, her platformda, en üst perdeden, Sayın Cumhurbaşkanımızın dışında kaç kişi dile getirdi? Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz ama bir hakkı da teslim etmeniz gerekir. İç siyasete baktığımızda, çocuk, kadın yani masum insanların ölümünü çokta dert edinmeyen ciddi bir kitle var. Kalpleri kapkara olan insanlara elbette söylenecek tek bir sözümüz dahi yok.
Gazze’ye, siyaset üstü, partiler üstü bir anlayışla insanlık adına sahip çıkılmalı, kimseye yem ettirilmemeli, bu barışın devamı için ne gerekiyorsa o yapılmalı, kurulan tuzaklar başlarına geçirilmelidir.
Gazze’de Filistin halkı bedeli çok ağır olan bir tarih yazdı. Şerefli, onurlu ve gururlu bir halk olarak.
Ve en dikkat çeken olay ise, bu onurlu halk, barış yapılır yapılmaz, en az beş yüz bin kişi ile güneyden kuzeye doğru, harap olmuş evleri dahi olmayan topraklarına geri döndüler. Gözyaşları içerisinde ayakta alkışlıyorum. Bitmiş, tükenmiş, her türlü ölümü yaşamış bir halk, topraklarına sahip çıkıyor. Her türlü ölümü göze alarak topraklarını terk etmiyor ve toplu halde geri dönüyorlar.
Şahsımı tanıyan tanır, bilen bilir. Bu güne kadar Suriyeli, göçmen, mülteci kardeşlerimize ensar-muhacirin anlayışı çerçevesinde en çok sahip çıkanlardanım. Bu konuda birçok yazım vardır. Onlara yönelik her türlü olumsuz davranışa ilk tepki gösterenlerdenim.
Şimdi ise diyorum ki, Gazzeli kardeşlerimizi örnek alarak, misafirliklerini artık sonlandırsalar mı acaba? Misafirlerimize, kültürümüzün ve terbiyemizin gereği, elbette kalkın gidin demeyiz, diyemeyiz. Ancak onların bunu düşüneceğine, topraklarına sahip çıkacaklarına ve gereğini yapacaklarına gönülden inanıyorum. Suriye, Gazze’den çok çok daha iyi durumda diye düşünüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.