Saliha Yazan
Rotamız Kuşadası
Bu ay ki rotamız Kuşadası. En yakın havalimanı İzmir’de olduğu için rotamıza İzmir gezisini de ilave ettik. İzmir maalesef ki yine aynı İzmir. Denizinin ve insanının güzelliği de olmasa yaşanacak bir hali kalmamış İzmir’in.
Çivi çakılmayan tek şehir olmalı kanaatimce İzmir. Geçen sene inşaat halinde gördüğüm İzmir Fuarı’nın Lozan Kapısı bu sene hâlâ inşaat halinde. Depremden bu yana belediye binasının inşaatı bile milim ilerlememiş. Metro, tramvay hatları birbirine karışmış durumda. Ulaşımda tutarlı olan tek vasıta vapur. Taksi bulabilmek, bulunsa da binebilmek çok zor.
Bayraklı semti depremde en fazla zarar gören bölge olduğu halde, bu bölgeye çılgınca gökdelen yapılması manidar. İzmir’e çivi çakılmazken, bir yılda altı gökdelen inşaatı akıllara ziyan.
İzmir otogarının rezilliğini yazmaktan yoruldu artık meslektaşlarım. Güzel İzmir’e yakışmayan otogardan Kuşadası otobüsüne binmemizle 1 saat 15 dakikalık yolculuğumuz başlıyor. İzmir-Kuşadası karayolunda ormanların içinde kıvrıla kıvrıla yolculuk yapmayı beklerken dağlardan yükselen dumanlar karşıladı bizi. Küle dönmüş çıplak dağları görünce tutamadım gözyaşlarımı. Kuşadası’nın simgelerinden Adaland Aquapark’ın kapısına kadar dayanmış alevler. Aquapark yanmaktan son anda kurtulmuş.
Avrupa Konseyi tarafından Flora Biyogenetik Rezerv Alanı ilan edilen Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Milli Parkı, içinde barındırdığı 209 çeşit kuş türü, zengin balık çeşitleri ve vahşi hayvanlarla Kuşadası’nda görülmesi gereken en önemli yer bence. Kuşadası Kalesi ve içinde yerleşik minicik dükkanlar da turistik geziye dahil edilmesi gerekenlerden. Türkiye’nin 3. büyük limanı olan Kuşadası Limanı devasa bir cruise gemisini ağırlıyordu gittiğimizde. Yüzlerce turist limana indiğinde en az benim kadar şaşırmıştır diye düşünmekteyim. Çünkü canım limanın girişine hiçbir turistik özelliği olmayan, artık herhangi bir sokakta kolayca ulaşılabilecek zincir kahve, giyim ve kozmetik mağazaları sıralanmıştı. Liman değil de AVM’ye gitmişim hissi uyandı maalesef içimde.
Bu kadar turist ağırlayan bir ilçede bu kadar küçük bir merkez şaşırttı beni doğrusu. En ilginç olanı ise onlarca balıkçı teknesine ev sahipliği yapan, onlarca balık çeşidini denizinde barındıran limanda bir tane bile balık restaurantının olmamasıydı.
Bu kadar şirin ve güzel bir sahil beldesinin bakımsızlığı gerçekten çok derinden etkiledi beni. Yerelin kaderidir yerel yönetim. İzmir gibiydi Kuşadası’nın da kaderine terkedilmiş görüntüsü.
Bir sonraki yıl Kuşadası’nın rotamızda olup olmayacağı muamma. Bir dahaki sefere tarihi yarımadanın güzelliğine güzellik katması temennisiyle…
Sağlıcakla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.