Uzun zamandır siyasetin gündeminde yeniden yapılması planlanan Anayasa ve bunun üzerinden konuşulan mevcut Anayasamızın değiştirilemez nitelikteki maddeleri yer alıyor.

Bazı odaklar, uzun zamandır yeni anayasa çalışmaları gündemde tutarak Anayasamızdaki Türklük tanımı üzerindeki rahatsızlıklarını ve bunun değiştirilmesi yönündeki iradelerini bir homurtu şeklinde de olsa ifade etmeye çalışıyorlardı. Son zamanlarda ise doğrudan Anayasamızın ilk dört maddesinin değiştirilmesi gerektiğini açık açık ifade etmeye başladılar.

Rahatsızlık duyulan ilk dört madde de ise ülkenin yönetim biçimi, devletin dayandığı esas ilkeler, ülkenin resmi dili, başkenti, bayrağı gibi hususlar ve bunların değiştirilemez niteliğini ifade ediliyor.

Türk milletinin çok büyük bir çoğunluğunun bu maddelerle bir sorunu olmadığı gibi zaten bu maddelerde düzenlenen esasların devletin temelini teşkil etmesi sebebiyle tartışılmasının bir anlamı da yok. Zaten bu maddelerden rahatsız olanların büyük bir çoğunluğu resmi dilin Türkçe olmasından rahatsızlık duyan etnik bölücülerdir.

Anayasamızın ilk dört maddesinin değiştirilmesi yönünde fikirlerini beyan eden bu güruhun asıl hedefi bu dört madde de değil. Asıl hedefleri 3. maddedeki “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” ibaresi üzerinden önce resmi dili tartışmaya açmak daha sonra ise Anayasadaki Türklük tanımını kaldırmak yahut bunu olabildiğince değiştirmek.

Anayasamızda yer alan devletin esasını teşkil eden temel değerler de Türklük tanımı da bu devletin kurulması için verilen savaşlar neticesinde bu devletin ruhuna işlemiştir. Ne niyetle olursa olsun bu temel değerleri bozmaya çalışmak Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline dinamit döşemek olur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu topraklardan Türklük silinmesin diye Türk milletinin kanıyla kurulmuştur. Kanla yazılan kanla silinir. Çok hevesliyseniz buyurun meydana.