Allah var deyip Karun gibi yaşamak

Müslüman coğrafya yanıyor.

Kimi savaşla, kimi açlıkla, kimi ise daha sinsi bir hastalıkla:

İkiyüzlülükle.

En büyük krizimiz ekonomik değil, ahlaki.

İnançla güç, imanla makam, Allah'la para aynı terazide tartılmaya çalışılıyor.

Sonuç mu?

Terazi kırıldı.

Değerler yerle bir oldu.

Bugün İslam beldelerinde "Allah var" diyen milyonlarca insan, Allah yokmuş gibi yaşıyor.

Dillerde zikir var, ama sofralarda haram lokma.

Ceketinin yakasına ayet iliştiren adam, arka odada halkı soyuyor. Müslümanım diyenler saraylar kuruyor, lüks içinde yaşıyor, halkına sabrı öğütlüyor.

Bu nasıl bir din anlayışı?

Bu nasıl bir çarpıklık?

Makam İçin Secde Edenler…

Makamlar ilahlaştırıldı.

Koltuklar, servetler, unvanlar...

Her şeyin önüne geçti.

İnsanlar Allah'a değil, amirine secde ediyor artık.

Adalet rafa kaldırıldı, liyakat unutuldu.

Dindarlık, bir siyasi imaj haline geldi.

Sistem halkı uyutmak için Allah’ı kullanıyor, dinin adını anarak zulmü örtmeye çalışıyor.

Oysa ne demişti Hz. Ömer: "Dicle kenarında bir koyun kaybolsa, hesabı benden sorulur."

Bugün şehirler çöküyor, insanlar işsiz, gençler umutsuz, ama yönetenler hâlâ şatafatta yarışıyor.

Camiler dolup hayatlar boş kalıyor

Camiler dolup taşıyor ama sokakta vicdan kalmamış.

Namaz var, ahlak yok.

Oruç var, adalet yok.

Kur’an var, hakkaniyet yok.

Çünkü din, bir yaşam biçimi olmaktan çıkıp bir vitrin süsü haline getirildi. Riya, samimiyetin önüne geçti.

Bugün din konuşan çok ama dinle yaşayan az.

İslam'ın adını kullananlar, onun en temel değerlerini ayaklar altına alıyor. Yolsuzluğu, kayırmacılığı, zalimle iş tutmayı meşrulaştıran bir dindarlık, ne kadar "Müslüman" olabilir?

Bağımsızlık mı dediniz?

Müslüman ülkeler bağımsızlık nutukları atarken, IMF kapılarında sıraya giriyor.

Dış politikasını Washington’dan, ekonomisini Londra’dan, kültürünü Hollywood’dan alıyor.

Ne üretiyor, ne sorguluyor, ne de direniyor.

Çünkü ruhu esir alınmış bir toplum, zincirleri görmese de köledir.

Kalkınma, cami minaresini uzatmakla olmaz.

Kalkınma; Adaletle, özgürlükle, liyakatle, bilgiyle, ahlakla olur.

Bunlar yoksa Allah’ın adını ne kadar zikredersen zikret, gidişat firavunca olur.

Allah’ı sadece afişlerde, kampanyalarda, kürsülerde anan; ama onun emrettiği adaleti, merhameti, eşitliği yok sayan bu düzen iflas etmiştir. Müslümanlar artık şunu anlamalı: Zulüm, Allah adına yapılsa da zulümdür. Hırsız, sakallı, cüppeli, sarıklı, tespihli da olsa hırsızdır.

Harama haram denilmediği sürece, helal kazançtan hayır gelmez.

Dinin arkasına saklanıp halkı uyutan, servetini meşrulaştıran, koltuğunu korumak için İslam dinini kullanan herkesin maskesi düşmeli.

Çünkü bu suskunluk, bu riyakârlık devam ettikçe, biz sadece batıya değil, kendi içimizdeki zalimlere de köle olmaya devam edeceğiz.

Bu çağın putları binalarda değil, zihinlerde.

Ve Müslüman, önce kendi zihnindeki putları yıkmadan ne özgür olabilir, ne güçlü, ne de gerçekten iman etmiş sayılır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zafer Çam Arşivi