İsmet TAŞ
“Avrupa’nın Türkiye’ye İhtiyacı Var!”
Dünya da, Türkiye kadar daha ilginç bir ülke var mı ben bilmiyorum? Neden mi?
Ünlü birisi şu veya bu şekilde vefat ediyor veya cinayete kurban gidiyor, kendilerine göre en büyük tv kanalları günlerce bazen de aylarca o ölüm olayını didik didik inceleyerek kendilerini, hakim, avukat ve savcı yerine koyuyorlar. Ülkenin sanki hiçbir meselesi kalmamış, her şey güllük gülistanlık vay falan niye öldü haydi hurra hep birlikte inceleyelim.
Yahu kardeşim sen haber kanalı mısın yoksa polis cinayet şubesi mi?
Bakın dünya fokur fokur kaynıyor. Trump ve Avrupalı liderler birbirlerine giriyor, Çin-ABD savaşı gündemde, Avrupa, ABD ye rest çekiyor, Rusya-Ukrayna savaşı bütün hızıyla devam ediyor, Gazze’de saldırılar, katliamlar, soykırım aralıksız olarak sürüyor, İsrail hapishanelerdeki işkenceler yürek dağlıyor, Suriye de YPG hükümete isyan etmek üzere, İsrail, Türkiye’yi düşman ilan ediyor, Avrupalı liderler Türkiye’ye övgü üzerine övgü düzüyorlar, peki sen ne yapıyorsun? Güllüyü kim öldürdü?
Yahu sana ne? Bu senin işin mi? Hem de günlerce yayın yapıyorsun. Narin cinayetini aylarca yayın yaptınız çözebildiniz mi?
Macron ve Avrupa’daki birçok lider ve milletvekilleri hep bir ağızdan, “Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var” sözleri ile çalkalanıyor. Peki, niye, niçin? Avrupa’yı yeniden mi keşfettiler? Türkiye bunu yıllardır söylüyor, “Türkiye ’siz hiçbir plan yapamazsınız” beylerin kuyrukları sıkışınca akılları başlarına geldi.
Almanya; “ABD bizim için artık yok! Pax Americana (Amerikan Barışı) transatlantik barış düzeni bizler için büyük ölçüde sona ermiştir” diyor.
Daha birçok Avrupalı lider ve milletvekilleri, Trump’a dolayısı ile ABD ye bayrak açtılar. Ve bütün gözler Türkiye’ye döndü
Asıl soru şu! Daha düne kadar Türkiye’ye söylemedik lafı bırakmayanlar neden bugün Türkiye’ye övgüler yağdırıyorlar?
-Türkiye’nin savunma sanayiinde geldiği nokta mı?
-NATO’nun ikinci kara gücüne sahip olması mı?
-Türkiye’nin stratejik bir konumda bulunması mı?
-Avrupalı devletlerden daha güçlü hale gelmesi mi?
-Balkanlarda, Orta Doğu da ve Asya’da hatırı sayılır bir güce ulaşması mı?
-Veya hepsi mi?
Öncelikli şunu ifade etmeliyim ki, söz konusu vatan olduğunda gerisi teferruat olmalı. Öyle mi? Maalesef öyle değil. Hala; öldük, bittik, tükendik, mahvolduk, perişan olduk vs. gibi feryadı figan eden bir kitle var. Oysaki vatan söz konusu olunca, partiler üstü düşünme anlayışı henüz birçoğumuzda oluşmamış. Kim kimi nasıl yiyorsa yesin ama bakın dünya Türkiye’yi konuşuyor kulak vermemiz gerekmiyor mu? İlla ki partizan ve ideolojik düşünmek zorunda mıyız? Veya birileri başarısız olsun da ülke ne hale gelirse gelsin anlayışı insani mi, milli mi, vatanseverlik mi? Birazcık, sahip olduğunuz kini, nefreti, intikamı veya benzeri duyguların bir köşeye bırakılması gerekmiyor mu?
Hani derler ya “elin oğlu”! Evet, elin oğlu diyor ki, “kardeşim bizim size ihtiyacımız var. Dün sana ne dediysek affedersin, özür dileriz, dün dünde kaldı bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyorlar Mevlana’nın diliyle. Bizim bunu ülkemizin çıkarları doğrultusunda en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekirken, milletin desteği en azından ülkemiz için milli birlik ve beraberliğimizi sağlamamız gerekmiyor mu? Zararı yok yine muhalefetini, eleştirini yapacaksan yap ama söz konusu vatansa orada dur!
Bakın başka bir elin oğlu, (ABD) “İstanbul da çok büyük bir deprem olacak” korkusu yayıyorlar, aslı astarı olmadığı halde. Hem de en güçlü yayın organları ile. Hiç düşündük mü burada hedef ne? Türkiye’ye gözdağımı, tehdit mi? İsrail’in, ABD Başkonsolosunun Türkiye’yi düşman ilan etmesi tesadüf mü? Kafamızı gömdüğümüz kumdan çıkartalım, etrafta ne olup bitiyor bir bakalım.
Peki, biz ne yapıyoruz, birbirimizi yiyoruz.
Başta Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay olmak üzere bütün vefat edenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Cinayete kurban gidenlerimizin katillerini bulmayı da Kahraman Türk Polisine havale ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.