
İsmet TAŞ
“Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim”
Bir ülkenin sanatçıları, bilim insanları, aydınları, o ülkenin aydınlık gelecekleridir. Bu insanlar ülkelerinin, geleceklerine, insanlarına sahip çıkarlar, ülkenin çıkar ve menfaatleri söz konusu olduğunda, kenetlenirler, tek ses, tek yumruk olurlar. Onlar için vatan, devlet, millet, bayrak her şeyden önce gelir.
Peki, bu durum bizde nasıl? Kelimenin tam anlamı ile (istisnalar hariç) tam evlere şenlik.
Üniversitelerde başörtülü kızlara kurulan “ikna odaları ve yapılan zulümler” unutulmadı. PKK ya destek açıklaması yapan bin akademisyen hala hafızalarda canlılığını koruyor. Kendisine aydın diyen yafta takımı Batı ile aynı safta yer alarak, ülkeleri aleyhinde konuşuyorlar, ülkelerini şikâyet ediyorlar. Batı da olmayan demokrasiyi ülkemize getirin dediler. Batı hayranlığımız zaten hat safhada. Bu ve benzer örnekleri çoğaltabilir, hatta sizde onlarcasını sıralayabilirsiniz.
Kendilerine sanatçı diyen bazı zevata ne demeli? Ülke talan edilir onları en ön saflarda görürüz. Gencecik çocuklara örnek olmaları gerekirken kışkırtmak için her türlü faaliyette bulunurlar. Yaşantılarına baktığımızda söyleyecek laf bulamıyorum. Gerek sinemada gerekse müzikte, sanatın birçok dalında bizden fersah fersah uzak eserler ortaya korlar, bunlara da sanat derler.
İstisnalar var dedik. Elbette birçok isim sayılabilir ama biz tek bir tanesinden bahsedeceğiz. MURAT KEKİLLİ.
Ne mahalle baskısından ne de sosyal medyada linç edilmekten korkmadan çıktı, “sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim” diyerek, sanatı ile soykırımcı, her gün katliam üstüne katliam yapan haydut İsrail’e en ağır tokat attı. Peki ya diğerleri!
Dünyanın en ünlü sanatçıları kendi ülkelerinin politikasına aldırış etmeden, Gazze’ye, Filistin’e sahip çıkarken, bizimkiler hala sus-pus. Onlar için çocukların parçalanarak ölmesi, açlıktan hayatlarının sona ermesi, her gün onlarca masum sivillerin katledilmesi hiçbir şey ifade etmiyor ki susuyorlar. Ama nerede Türkiye aleyhine bir faaliyet olur orada olurlar.
Maalesef ülkemizin aydınları da, sanatçıları da bilim insanları da aynen böyle. İstisnaları bir köşeye bırakırsak, ne yapacaklarını bilemiyorlar, adını bile duymadıkları nefret ettikleri Araplar gibi. Aranızda ne fark var?
Onlarda Batı’ya selam duruyorlar, sizde. Onlarında efendileri Batı, sizin de. Kendilerine ne yapılırsa yapılsın ne efendilerine ses çıkarta biliyorlar ne de karşı koyabiliyorlar. Aynı bizim malum bazı sanatçı, bilim insanı ve aydınlarımız gibi.
Düşünün bir kere adamlar ABD den milyar dolarlık silah satın alıyorlar, ama kendilerini ne ABD koruyor ne de kendi kendilerini koruyabiliyorlar. Son Katar saldırısı, tam da malumun ilanı oldu. “Ayıdan post, yılandan dost olmaz” dedirtti.
İşin daha da acısı Katar saldırısının hemen arkasından karşılık vereceğiz mesajları verdiler. Ve acil kodu ile İslam İş Birliği Teşkilatı, Arap ligi Katar’ın başkenti Doha da toplandı. Sonuç bildirisine baktığımızda, hüsran ve hüzün hakimdi. Kelimenin tam anlamı ile acınacak durumda idiler. Evet, toplantıda Türkiye’nin her zaman olduğu gibi sesi gür, sözleri netti. “Soy kırımcı katil İsrail durdurulmalı”. Ama nasıl? Bu anlamda somut tek bir adım yoktu. Yani kendilerini Batının insafına, vicdanına bıraktılar (inşallah biz yanılıyoruzdur).
Peki, Doha da bu toplantı olurken İsrail ve ABD ne yapıyorlardı? Hemen söyleyelim! İsrail Lübnan’a saldırıyor, ABD, İsrail’e destek için Dışişleri Bakanını İsrail’e yolluyor, İsrail Gazze’de katliama devam ediyordu.
Bu durum düşünen bütün beyinlere bir ders niteliğinde. O çok güvendiğiniz Batı, kendi çıkar ve menfaatleri söz konusu olduğunda, sizi bir kaşık suda boğar, sonda da derki; “sen hiç merak etme ben seni her şeyden koruyacağım!”
Ülkesine, vatanına, milletine, devletine, bayrağına sahip çıkanlara selam olsun.
Teşekkürler Murat Kekilli, teşekkürler bu ülkenin milli ve manevi değerlerine sahip çıkan sanatçıları, bilim insanları, aydınları, Türkiye sevdalıları.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.