Taahhüt ve ifâsı…

Devam eden Millî Mücâdele'nin başarılı bir şekilde sürdürülmesi açısından yaşanan çok önemli gelişmelerden biri de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 5 Ağustos 1921 tarihinde Mustafa Kemâl Paşa’ya üç ay süreyle "Başkomutanlık unvanı" ve "Meclis’in yetkilerini kullanma yetkisi" verilmesiydi.

10-25 Temmuz 1921 döneminde gerçekleşen, Kütahya, Eskişehir ve Afyon’un kaybı, TBMM Garp (Batı) Ordusunun ağır yenilgisi, derinlikte tekrar tertiplenmek üzere Sakarya’nın doğusuna çekildiği ve bu olumsuz gelişmeler nedeniyle umutların da hayli azaldığı Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonrasındaki kritik bir dönemde TBMM'nin verdiği bu önemli ve isabetli karar, bu karardan kısa bir süre sonra başlayan Sakarya Muharebesi'nin Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa'nın dirâyetli sevk ve idaresinde kazanılmasını mümkün kılacağı gibi sonrasında da Büyük Zafer'e dek uzanan bir seri olumlu gelişmeleri de beraberinde getirecektir.

5 Ağustos 1921 tarih ve 144 numaralı Başkumandanlık Kanunu’nun kabul edilmesinden sonra TBMM Başkanı Mustafa Kemâl Paşa, Meclis’te yaptığı retorik değeri çok yüksek teşekkür konuşmasında ülkenin düşman işgâlinden kurtarılacağına dair sarsılmaz inancını bir kere daha vurgular ve Meclis’e (günümüz Türkçesiyle) şu güvenceyi verir:

“Yüce Meclis’in mânevî şahsında tecellî eden ve bulunan başku­mandanlık vazifesini fiilen ifâ etmek üzere şahsımı görevlendirmiş olduğunuzdan dolayı teşekkürlerimi sunarım. Bu görevlendirme, yüce heyetinizin hakkımdaki güven ve emniyetinin bâriz bir delili olduğundan dolayı benim için pek kıymetli bir taltif olup bunun da hayatımın en kıymetli mükâfatı olacağını arz ederim. Bununla birlikte bu görevlendiremeye lâyık olmak için bütün varlığımı emelleriniz dairesinde sar­fetmekten bir dakika bile kaçınmayacağımı ve bunda da tereddüt etmeyeceğimi anlamanızı ve kabul buyurmanızı rica ederim.

Efendiler, zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, Allah’ın yardımıyla ile kesinlikle mağlup edeceğimize dair olan emni­yet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada bu kesin inancımı itminan, yüce heyetinize karşı, bütün millete karşı ve bütün âleme karşı ilan ederim. …. Yüce heyetinizden aldığım feyizle bu dakikadan itibaren Başkumandanlık vazifesine fiilen başlıyorum.”

Başkomutan, aynı gün ordu ve millete yayınladığı bildiride de şunları ifade eder:

“… Bana bu vazifeyi vermiş olan Meclis ve bu Mecliste beliren milletin kesin iradesi, hareket tarzımın esasını teşkil edecektir. Hiçbir sebep ve suretle değiştirilmesine imkân olmayan bu kesin irade, her ne olursa olsun düşman ordusunu imhâ etmek ve bütün Yunanistan’ın silahlı güçlerinden oluşan [ülkemizdeki] bu [işgâlci] orduyu, anayurdumuzun harim-i ismetinde (kutsal vatan topraklarında) boğarak, kurtuluşa ve bağımsızlığa kavuşmaktır.”

Bu konuşma ve bildiriden on sekiz gün sonra başlayan (80 km uzunluğundaki Polatlı - Haymana hattında ve 20 km derinlikteki) Sakarya Muharebesi, Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa’nın müstesnâ ve dirâyetli sevk ve idaresinde 13 Eylül'de zaferle sonuçlanmıştır.

Böylece Ağustos 1921 ayının başından itibaren Sakarya Nehrinin batısına geçerek Polatlı – Haymana mihverinde ilerlemekte ve taarruz hâlinde olan Yunan Küçük Asya Ordusu (YKAO), [1] Sakarya Nehri’nin batısına atılmış, Yunan kuvvetlerinin taarruz gücü kırılmış ve sonrasında da YKAO Anadolu’dan temizlenene kadar artık taarruz hâlinde olan hep TBMM Ordusu olmuştur.

Bu zaferle Padişah ve Sadrazam’ın da arasında bulunduğu Saltanat Şûrâsı’nın (ferik / korgeneral ve âyan meclisi [2] başkan yardımcısı Ali Rıza Paşa dışındaki) tüm üyeleri tarafından 22 Temmuz 1920 tarihli toplantısında kabul ettiği ve 10 Ağustos 1920 tarihinde de Paris’te onaylanmış olan bir esaret ve utanç belgesi niteliğindeki Sevr Barış Antlaşması yırtıldığı gibi Başkumandan'ın 5 Ağustos'ta Meclis'e, orduya ve millete verdiği taahhüdün gereği olarak ilk aşamada, düşman, vatanın hârim-i ismetinde (kutsal vatan topraklarında) ilerlemesi durdurulmuş ve Sakarya’nın batısına atılmıştır.

Düşmanın, kutsal vatan topraklarında boğulması ve Anadolu'dan temizlenmesi de 26 Ağustos 1922 tarihinde Gazi ve Müşir Başkumandan’ın bizzat sevk ve idaresinde başlatılan ve sürdürülen Büyük Taarruz, Dumlupınar Meydan Muharebesi ve sonrasındaki Takip Harekâtı nihâyetinde 17 Eylül 1922 tarihinde Anadolu'daki işgâlci bakiyesi son Yunan kuvvetlerinin Erdek'ten gemilerle kaçmasıyla tamamlanmıştır.

Düşmanı, vatanın harim-i ismetinde durduran ve boğan Başkumandan’ın mânevî şahsında bu kutlu mücâdelede ve şanlı zaferde hissedar olanların cümlesine minnet ve şükranla...

© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiç bir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

SONNOTLAR

[1] YKAO ise Kurtuluş Savaşı’nda Batı Anadolu’yu işgâl eden ve Batı Anadolu’da Türk kuvvetlerine karşı savaşmış olan Yunan ordusudur. YKAO’nun büyük bölümü 26.08-18.09.1922 tarihlerindeki Büyük Taarruz ve sonrasındaki Tâkip Harekâtı esnasında TBMM Orduları tarafından imhâ ve esir edilmiştir.

[2] Âyan Meclisi / Meclis-i Âyan: Osmanlı Devleti’nin Meşrutiyet sistemi içinde bir senato benzeri bir kurum olup, Meclis-i Mebûsan (seçilmiş milletvekilleri) ile birlikte Meclis-i Umûmîyi (Genel Meclisi) oluşturan ve 23 Aralık 1876 tarihli Kanûn-ı Esâsî’ye (Anayasa’ya) göre kurulmuş yasama organıdır. Toplumun önde gelenlerinden oluşan Üyeleri Padişah tarafından seçilen Âyan Meclisinin üyelerinin sayısı Mebusan meclisinin üye sayısının üçte birini geçmezdi. Mebusan Meclisinin kabul ettiği kanun ve bütçe tasarıları Âyan Meclisine gelir, burada incelenir ve gerekiyorsa değiştirilir veya düzeltilmesi için Mebusan Meclisine geri giderdi. Kanun yapmak veya değiştirmek hakları da olan ve İstanbul’un işgâl edilmesine (16.03.1920) dek faaliyetini sürdüren bu Meclis, TBMM’nin açılmasıyla (23.04.1920) tamamen hükümsüz kalmıştır.

KAYNAKLAR

Atatürk Araştırma Merkezi ve Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 (1906-1921), Editör: Yüksel Özgen, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2024.

İrfan Paksoy, “Sakarya Zaferi Öncesindeki Yenilgi (Kütahya ve Eskişehir Muharebeleri)”, 02.08.2025 , https:// www.dibace.net/irfan-paksoy/sakarya-zaferi-oncesindeki-yenilgi-kutahya-ve-eskisehir-muharebeleri/, Erişim Tarihi: 05.08.2025.

İrfan Paksoy, “Sakarya Melhame-i Kübrâsı”, 23.08.2023, https://www.dibace.net/irfan-paksoy/sakarya-melhame-i-kubrasi/, Erişim Tarihi: 05.08.2025.

İrfan Paksoy, “Başkumandanlık Kanunu”, 04.08.2023, https://www.eura24.com/yazi/baskumandanlik-kanunu-1462.html, Erişim Tarihi: 05.08.2025.

İrfan Paksoy, “Bir Utanç ve Esaret Belgesi”, 12.08.2023, https://www.eura24.com/yazi/bir-utanc-ve-esaret-belgesi-1470.html, Erişim Tarihi: 05.08.2025, Erişim Tarihi: 05.08.2025.

İrfan Paksoy, “Sevr'e Uzanan Yol-6 (Saltanat Şurasında Sevr'in Kabulü)”, 07.08.2020, https://www.eura24. com/ yazi/sevr-e-uzanan-yol-6-saltanat-surasinda-sevr-in-kabulu-1788.html.

İrfan Paksoy, Büyük Taarruz Destanı, Alka Yayınevi, Trabzon 2023.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Paksoy Arşivi