Yazının başlığı olarak bu cümleyi kullanırken, büyük umutlar ve hayallerle yazdım. Çünkü en büyük özlemimiz, her türlü yasa dışın işin üzerine korkmadan gidilmesidir.

Gün geçmiyor ki, sanat dünyasından, iş dünyasından, medya dünyasından, futbol dünyasından ünlü, ünsüz, tanınan, tanınmayan birçok isim ya tutuklandı ya gözaltına alında ya da şartlı serbest bırakıldı.

Operasyon yapılırken, hırsızlık, yolsuzluk, ülkeyi soyup-soğana çevirme, bahis skandalı, uyuşturucu skandalı derken, şahsım adına söylüyorum inanılmaz derecede heyecanlandım. “Her alanda bu bir, Temiz Eller Operasyonu” mu diye? Türkiye bağırsaklarını mı temizliyor? Bu işin sonu nereye kadar varacak, özlenen gün geldi düşüncesiyle, büyük bir umutla millet olarak izlemeye başladık.

Yine şahsım adına söylüyorum üzüldüm mü? Asla! Tam tersi nihayet kendini dokunulmaz sananlar, ülkeyi babalarının malı gibi görenler, zehirli yılanlar gibi bu ülkeye çöreklenenler, kazandıkları kirli paraların, zehirledikleri insanımızın, hesabını tek tek vermelerini büyük bir keyifle izledim.

İşte bu! Dedik. Gururlandık, onur duyduk. Hak, hukuk, adalet sloganı hayata geçiriliyordu. Nereye kadar gidilirse oraya kadar gidilmesi, geleceğe dair umutlarımızın yeşermesine neden oldu. O ünlü, şanlı, şatafatlı aileler Türkiye’nin sahibi olmadıklarını gördüler. Olayı sulandıranlar, cıvık cıvık etmeye çalışanlar, bundan siyasi rant elde etmeyi düşünenlerin hepsi ters köşe oldular. Demek ki benim dayım var, benim amcam var diyenler, buna bel bağlayanların hepsi saçını başını yolmaya başladı.

Bu tarihi operasyonlara, yok bunlar seküler yok bunlar muhafazakâr diyenlerin anlayışı da çöp sepetine atıldı. Kim hangi skandalın içerisinde, şahsı, kimliği, ideoloji, partisi, pırtısı, siyaseti ne olursa olsun, o soğuk parmaklıkların arkasına atılınca, yaptıkları yasa dışılığın, kanunsuzluğun cezasız kalmayacağını da gördüler.

Hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, devleti soyma, zehirleme, kumar, mafya vs. operasyonlar durmamalı, daha da genişleyerek en derinine kadar inilmeli. Şayet, buraya kadar, yeter denilirse, verilen emekler, yapılan çalışmalar boşa gittiği gibi, ülkemiz Allah korusun suikastlar ülkesi haline gelir. İpin ucu tutuldu bırakılmamalı, çorap söküğü gibi derine indikçe inanılmaz olayları gözlemliyoruz, gözlemlemeye de devam edeceğiz.

Adına temiz eller diyelim, adına bağırsaklarımızı temizliyoruz diyelim, özetle ne dersek diyelim ama durmayalım. Ve öyle caydırıcı cezalar verilmeli ki, kimse bir daha bu tür olaylar aklından dahi geçirmesin. Yani; “önemli değil nasıl olsa 3-5 yıl yatar çıkarım mantığına son verilmeli. Bu devleti yönetenler, devletin devamı, muasır medeniyetler üzerine çıkması konusunda ki görevlerini asla unutmamalıdırlar.

Ülkemizin yukarıda sayılanların yanı sıra, gizli açık yürütülen, aileye yapılan saldırılara, LGBT lobilerine, Hristiyan misyonerlerine karşı da aynı hassasiyetle her türlü tedbiri almalı bu alandaki operasyonlarını da asla durdurmamalı. Gerekirse kanunlar yeniden gözden geçirilmeli, eksiklikler hızla giderilip, kanun koruyucularının eli güçlendirilmeli. Kimsede bu ülkeye operasyon çekmeyi düşünmemelidirler.

Dünyada bir çok ülke, ya çetelerin hakimiyetinde ya da çeteler savaşı ile yangın yeri durumunda. İşte bugünkü operasyonların olması, ülkemizi daha kötü günlerin gelmemesi konusunda son derece önemli bir adım. Aksi halde bizim o ülkelerden hiçbir farkımız kalmaz. Pişmanlık duymamız da hiçbir işe yaramaz.

Bu tür temizlik harekâtlarına şiddetle ihtiyaç var. Kime ve nereye kadar giderse gitsin mutlaka devamı gelmeli.

Bilinmelidir ki halk, yapılan operasyonları, hem üzülerek hem de büyük bir umut ve sevinç içerisinde izliyor. Kanunların herkese dokunabildiğini görmek, adalete olan güvenin de artmasını sağlamaktadır.

Ve yine unutulmamalı, devletin verdiği bu haklı ve kesinlikle olması gereken mücadele de, halk devletinin, polisinin, askerinin, savcısının ve hakiminin yanındadır.