İlim; karanlıktan aydınlığa, zulümden mutluluğa, kirlilikten arınmaya, sıkıntılardan huzura, günahlardan temizlenmeye, insan olmaya giden uzun bir yoldur.

Bilim insanını yüce dinimiz, “alimin mürekkebi şehidin kanı gibidir.” Diyerek, Allah’ın emrettiği bütün güzelliklere ulaşmanın yolu olarak göstermiştir. İlk inen ayet, “Yaratan Rabbinin adıyla oku” denilerek ilmin, okumanın, öğrenmenin önemi gösterilmiştir. Çünkü eğitim ve öğretimin temelinde, iyilik, güzellik, merhamet, adalet, sevgi, saygı ve şefkat vardır.

Özetle bütün bu insani değerleri bizlere öğreten öğretmenlerdir, öğretmenlerimizdir.

Öğretmenler, insanın huyundan tutunda davranışlarına, ahlak ve edebinden, saygısından tutunda, erdemli oluncaya, nezaketli davranışlarına varıncaya kadar öğreten, bir milletin geleceğini şekillendiren, yöne veren toplumun ender şahsiyetlerindendir.

Toplumun geleceğini şekillendirmelerinin yanı sıra, rehberdirler, liderdirler, gelecek nesilleri yetiştiren toplumun mimarlarıdırlar, eğitimin sanatçılarıdırlar.

Öğretmenler, “Bir ülkenin çirkinliklerini güzelleştiren sanatkârlarıdır” derken, öğretmenlerimizin sorumluluklarını, mesuliyetlerini ortaya koyarken, onların ne kadar ağır ve kutsal yükleri olduğunu da aklımızdan çıkarmayıp onlara her durumda destek olmamız gerekir.

Öğretmen, milli ve manevi değerlerimizle donatılmış, şefkatle, merhametle, iyilik ve güzellikle insanlara muamele eden, vatanını, devletini, milletini düşünen, bu uğurda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan fertler yetiştiren bilim insanlarıdır.

Öğretmen, anneye, babaya saygı, küçüklerine sevgi gösteren, huzurlu, mutlu, medeni bir toplumun oluşması için uğraşan öğrenciler yetiştiren, sevgi medeniyetinin kurulmasına öncülük eden toplumun liderleridir.

Bütün bunların yanı sıra, şayet bir toplumda, zulüm, haksızlık, adaletsizlik, huzursuzluk varsa, ilim ve irfandan yoksu insanlar çoğalmışsa, şiddet ve nefretle insanlar birbirlerine bakıyorlarsa, sevginin yerini öfke almışsa, o toplumdaki öğretmenler kendilerini sorgulamalıdırlar.

Şiddetin her türlüsü toplumda hakim olmaya başlamışsa, öğretmenlerimiz kendilerini sorgulamalıdırlar.

Adaletsizlik, zulüm, baskı insanların hayatını kâbusa çeviriyorsa, öğretmenlerimiz kendilerini sorgulamalıdırlar.

Büyüklerimiz çocuklarını öğretmenlerimize emanet ederken, “öğretmenim eti senin, kemiği benim” diyerek, tam bir teslimiyet içerisinde çocuklarını öğretmenlerimize emanet ederler.

Anaokulundan tutun da, üniversiteyi bitirinceye kadar çocuklarımız, öğretmenlerimizin koruması altındadır.

Çocuklarımızı her türlü zararlı alışkanlıklardan, batıl inançlardan, bütün bağımlılıklardan, koruyacak, kollayacak, onlara aydınlık bir geleceğe hazırlayacak olan öğretmenlerimizdir.

Devleti yönetenleri, toplumun liderlerini eğiten, her türlü ahlaki gelişimi sağlayacak olan öğretmenlerimizdir.

Ezcümle, öğretmenlerimiz, bir toplumun da sorumlulukları ve mesuliyetleri olan en saygın, saygı duyulması gereken eli öpülesi insanlarıdır. Geleceğimizi şekillendiren, annemizdir, babamızdır, kardeşimizdir ailemizin bir ferdidir.

İşte bize bütün bu güzellikleri, iyilikleri, merhameti, adaleti, sevgiyi, saygıyı, bilimsel ilerlemeyi teşvik eden öğretmenlerimize, bir nebzede olsa saygımızı, sevgimizi, minnettarlığımızın ve vefamızın bir ifadesi olarak;

İç Anadolu Birliği, Türk Dünyası Akademisyenler ve Bürokratlar Birliği, Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanlığı olarak;

Bütün zamanların en mükemmel ödül töreni ile kendi kategorilerinde, “YILIN ÖĞRETMENİ ONUR BELGESİ” takdim edildi. Aydınlığın düşmanları olan karanlık ruhlu hainlerin şehit ettiği öğretmenlerimizin anısına saygı duruşunda bulunuldu Fatihalar okundu.

Buradan bir kez daha, ödül alan öğretmenlerimizi en derin kalbi muhabbetlerimizle selamlıyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Bütün öğretmenlerimizi, bir gün değil, bir yıl boyunca, sevgide, saygıda, hürmette kusur etmeyeceğimizi ifade ederken, onları Allah’ın selamı ile selamlıyorum.