Yeni ve sivil bir Anayasa… Ara ara siyasetin gündemine gelen ancak her seferinde daha hazırlık aşamalarında akamete uğrayan ve herkesin aslında farklı bir menfaati arkasına saklayarak ileri sürdüğü sihirli cümle.
Yeni Anayasa tartışmalarına giren her siyasi aktörün aslında farklı bir niyeti var. Mesela Dem Parti, Hüda Par ve türevlerinin yeni Anayasa’dan kastı aslında Türklük tanımının zedelendiği, Türkçe yanında başka dillerin de resmi dil olarak ya da en azından azınlık dili olarak tanındığı bir Anayasa. Bu kesimler demokrasiye çok değer verdikleri için değil başka emelleri olduğu için yeni ve sivil bir Anayasa naraları atıyor ve kirli emellerini bu söylem üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyor.
Yeni ve sivil bir Anayasa… Söylemesi kolay ve dikkat çekici bir söz ancak altı her zaman boş kalmaya mahkûm. Öncelikle şimdiki Anayasamızın “sivil” olmayan bir tarafı kaldı mı ki yeni sivil bir Anayasaya ihtiyacımız olsun? TBMM’de gerekli çoğunluk sağlanarak veya referanduma götürülerek onlarca maddesi değiştirilmiş ve 2017 yılındaki son değişikliklerle adeta bambaşka bir çehreye bürünmüş Anayasamızın sivil olmadığı iddia edilebilir mi?
Yeni ve sivil bir Anayasa… Bu söylem üzerinde samimi olarak ısrarcı olan siyasiler yeni bir Anayasayı meclisten geçirmek için yahut en azından referanduma götürebilmek için gerekli çoğunluğu sağlayabileceklerini düşünüyorlar mı? Mecliste bulunan ve terör örgütünün siyasi uzantısı olan sözde partilerin isteklerine taviz vermeden yeni Anayasa’yı TBMM’den nasıl geçireceklerini düşünüyorlar?
İkinci Çözüm Süreci tartışmaları, sivillik mottosuyla ortaya çıkan ancak özünde Türklük tanımını hedef alan yeni Anayasa tartışmaları… Geçmişin birebir aynısını yaşıyoruz. İnşallah geçmişteki bu süreçlerden ders çıkarması gerekenler bu sefer aynı tuzağa düşmezler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.