İrfan Paksoy
Doğu’da önemli bir başarı…
Giriş
Bugünkü makalemde Şanlı Millî Mücâdele döneminde 1920 güzünde Doğu Cephesinde Ermenistan’a karşı icrâ edilen başarılı askerî harekât sonucu Türk tarafının talebiyle Ermenistan’ın Sevr Barış Antlaşması’nı tanımadığını resmen ilan ve kabul etmesine ilişkin olacak.
Mütârekeler…
1914 yılı yazında başlayan ve dört yılı aşan bir süre devam eden I. Dünya Savaşı 1918 yılı güzünde Merkezî Devletler cenahında sırasıyla Bulgaristan, Osmanlı Devleti, Avusturya, Almanya ve Macaristan tarafından yenilginin kabul edilmesi, mütâreke istenmesi ve imzalanması sebebiyle sona ermiş ve İtilaf Devletleri’nin de zaferi ile bitmişti.
Paris Barış Konferansı ve Ermeniler
Bu mütârekelerin ardından galip devletler ile mağlup devletler arasında imzalanacak barış antlaşmaları için 18 Ocak 1919 tarihinde açılan Paris Barış Barış Konferansı’na Ermenistan Cumhuriyeti davet edilmemiş olmakla birlikte konferans sürecini izlemek ve gerektiğinde görüş belirtmek üzere diasporadaki Ermeniler 1909 yılından beri Paris’te yaşamakta olan Ermenî Millî Heyeti Başkanı Bogos Nubar ile Ermenistan Cumhuriyeti tarafından görevlendirilen ve Paris’e gönderilen Ermenistan Cumhuriyeti Meclis Başkanı Avetis Aharonyan başkanlığından bir heyetle sürece dâhil olmuşlar, Büyük Devletler nezdinde de Osmanlı ülkesinden kayda değer ölçüde toprak talebinde bulunmuşlardır.
Wilson’a Verilen Hakemlik Görevi…
İtilaf Devletlerinin, Osmanlı Devleti ile imzalayacakları barış antlaşmasının şartlarını belirlemek üzere toplanan San Remo Konferansı (18-26.04.1920) sonucu Türk-Ermeni sınırını “hakem” sıfatıyla belirlemesi kararlaştırılan ABD Başkanı Wilson 22 Kasım 1920 tarihinde Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerinin Ermenistan’da kalmasına karar vermiştir.
Başarılı Ermenistan Harekâtı…
Ancak… Bu karardan bir süre önce Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki TBMM kuvvetlerinin 28 Eylül 1920 tarihinde başlattığı ve başarıyla sürdürdüğü Ermenistan Harekâtı kapsamında Ermenistan, Türk tarafından 6 Kasım’da mütâreke ve barış isteğinde bulunmuştur.
Türk tarafı Ermeni kuvvetlerinin Arpaçayı ve Gümrü’yü boşaltmaları şartıyla mütâreke teklifinin kabul edileceğini bildirmiş ve Ermeniler bu şartları kabul etmiş, ertesi gün Türk kuvvetleri Arpaçay bölgesine ve Gümrü’ye girmiş, böylece mütâreke süreci başlamıştır.
Büyük Ermenistan Hayaline Son Nokta…
Mütârekenin ardından başlayan barış görüşmelerinde, Türk tarafı, barış görüşmelerinin devamı için ön şart olarak Ermenistan heyetinin Sevr’i tanımadığını resmî olarak açıklamasını talep etmiş, Ermenistan heyeti de istemeyerek de olsa 27 Kasım 1920 akşamı Ermenistan Cumhuriyetinin, Sevr Barış Antlaşması’nı reddettiğini yazılı olarak Türk Heyeti’ne bildirmiş, Türk tarafınca da Ermeni Heyeti’nin Sevr Antlaşması’nı reddettiği, hususu yayınlanan resmi tebliğ ile kamuoyuna duyurulmuştur.
TBMM ve Ermenistan heyetleri arasındaki görüşmeler 2/3 Aralık 1920 tarihinde bir anlaşmayla sonuçlanmıştır.
Ermenistan heyetinin Sevr Barış Antlaşması’nı reddetmesi sonucu Wilson’un sınırlarını çizdiği Büyük Ermenistan haritasının artık bir anlamı kalmadığı gibi Ermenistan’ın Sevr’i reddettiğini resmî olarak açıklamış olması da gerek diaspora Ermenilerinin gerekse de Ermenistan’ın Büyük Ermenistan hayaline son nokta da konulmuş oldu.
Wilson’un Hükümsüz Kalan Haritası
Yaşanan bu gelişmeler karşısında Wilson tarafından bağımsız Ermenistan’ın sınırlarının çizildiğinin açıklanması gerek Amerika’nın gerekse Müttefiklerin prestijini sarsacak bir skandal olacağından İngiltere hemen harekete geçerek, Wilson’dan Ermenistan’la ilgili raporunu kamuoyuna duyurmamasını istemiş, Wilson da bunun üzerine daha önceden çizmiş olduğu Ermenistan sınırlarını açıklamaktan vazgeçmiştir.
Kızılordu Tarafından Ermenistan’ın İşgâli…
Böylece diaspora Ermenileri ve Ermenistan Cumhuriyetinin “Büyük Ermenistan” hayali sona erdiği gibi Ermenistan’ın da 4 Aralık’ta Kızılordu tarafından işgâl edilmeye başlanmasıyla ülkedeki yönetim devrilerek yerine Moskova’ya bağlı sosyalist ve uydu bir yönetim kurulmuştur.
Sonuç…
Gümrü Barış Antlaşması görüşmeleri esnasında Ermenistan resmî heyetinin Sevr Barış Antlaşmasını ilan ve kabul etmiş ardından antlaşma Ermenistan Parlamentosu tarafından onaylanma aşamasındayken Ermenistan, Kızılordu tarafından işgâl edilmiş olsa da Ermenistan’ın Osmanlı ülkesinden toprak talepleri ve hayalleri Gümrü Barış Antlaşması sürecinde sona ermiştir. Bu antlaşma, Ermenistan Parlamentosu tarafından imzalanamamış ise de o aşamaya dek yaşanan süreç TBMM adına büyük bir kazanımdır.
Batı Cephesinde gerçekleşen I. İnönü Muharebesi’nin (06.11.01.1921) TBMM kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanmış olması üzerine TBMM ile Rusya heyetleri arasında 1920 sonlarından beri fâsılâlarla devam etmekte olan diplomatik görüşmeler 16 Mart 1921 tarihinde Moskova Barış Antlaşması ile sonuçlanmıştır. Bu antlaşmayla; her iki tarafın çıkarlarını yansıtmayan ve güç ilişkisine dayalı antlaşmaların (Sevr Barış Antlaşması kastedilmektedir) geçersiz olduğu kabul edilmiş, yeni Türkiye'nin Kafkasya sınırları belirlenmiştir. Kars ve Ardahan Türkiye egemenliğine geçerken Batum ise Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bırakılmış ve Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti denetiminde Nahçıvan özerk bölgesinin kurulması kararlaştırılmıştır.
Şanlı Millî Mücâdele kapsamındaki zaferler 1921 ve 1922 yıllarında da devam edecek, nihayetinde de Lozan Barış Antlaşması ile Sevr Barış Antlaşması tarihin çöp sepetine atılacaktır.
Konuya ilişkin sonraki gelişmeler de sürece bağlı olarak okuyucularla paylaşılacaktır.
© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
KAYNAKLAR
İrfan Paksoy, Kafkas İslam Ordusu, Basılmamış Eser.
Mehmet Okur, “Gümrü, Moskova Ve Kars Antlaşmaları Çerçevesinde Ermeni Sorunu Üzerine Genel Bir Değerlendirme”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 8.
Ömer Erdem, “Türk- Ermeni İlişkileri Sürecinde Gümrü Müzakereleri (26 Kasım – 2 Aralık 1920), Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl 2015, Cilt: 4, Sayı: 3.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.