Her kuşağın eğitimden beklentileri oldukça farklı. Örneğin “başarı” Z kuşağı için tek bir sınavın sonucundan ibaret değil. "Sınavlar bizim kim olduğumuzu, yeteneklerimizi ya da potansiyelimizi göstermez," diyorlar. Haklılar da! Bilgi dışında Z kuşağı, iş dünyasında gerçekten işine yarayacak beceriler kazanmak istiyor. Bu diplomanın ötesine geçen bir eğitim modeli mi? Evet. İşte aradıkları tam olarak bu!
Z kuşağı için sınavlar, yeteneklerin tam bir yansıması değil. Diyorlar ki, "Bir sınavla benim başarımı ölçemezsiniz!" Peki, bunu neden söylüyorlar? Çünkü sınavlar, genellikle ezbere dayanıyor ve onların yaratıcı yönlerini ya da problem çözme becerilerini tam olarak göstermeye bizlere aktarmaya yetmiyor. Bunun yerine daha fazla proje çalışması, takım çalışması ve takım içinde üretkenlik ve gerçek dünyaya dokunan deneyimler istiyorlar. Dünyada artık bunu istiyor benden, senden, ondan!
İş dünyasındaki, eğitimdeki aranılan kriterler çok ama çok değişti. Bu değişime ayak uydurmak için Z kuşağı kodlamayı, dijital içerik üretimini, hatta girişimcilik projelerini anahtar olarak görüyor. Eğitim, artık sadece teorik bilgilerle sınırlı kalmamalı. Her öğrenci hayatlarında karşılaşacakları zorlukları haliyle okuldayken deneyimlemeli. Bu çok önemli? Çünkü iş dünyasında diploma artık tek başına yeterli değil. İşverenler, yaratıcı düşünebilen, teknolojiye hakim ve pratik çözümler sunabilen bireyler arıyor. Bu istekler ışığında, eğitim programlarının, bu ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde yeniden tasarlanması gerekiyor.
Gelin, Z kuşağının taleplerine kulak verelim.
Eğer ki bu kuşağının sesine kulak verirsek, geleceği yakalayıp daha esnek, öğrenci merkezli, dijitalleşmiş ve kişiselleştirilmiş bir eğitim modeli ile bu beklentileri karşılayabiliriz. Artık, derslerin oyunlaştırılması, kişisel gelişimi destekleyen atölyeler ya da sanal gerçeklik uygulamalarıyla zenginleştirilmiş içerikler, eğitim modelimizin vazgeçilmezi olmalı. Böylece öğrencilere yalnızca “ne öğrenmeleri gerektiği” değil, “nasıl daha etkili öğrenebileceklerini de” öğretmiş oluruz.
Eğitimde sınav odaklılıktan uzaklaşmalı, gelişim odaklı yaklaşımlar hem daha hızlı hayata geçirilmeli, hem de teşvik edilmeli. Böylelikle öğrenciler sınavları geçmekle kalmayacak; iş dünyasında fark yaratan bireyler haline gelecek. O zaman, kendimize şu soruyu soralım soralım: Geleceği sadece sınavlarla mı inşa edeceğiz, yoksa gelişimle mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.