Camiler süsle değil, ruhla dolmalı

Bugün camilerimiz gösterişli yapılar hâline gelmiş, ancak içleri boşalmıştır. Toplum, Peygamberimizin tebliğ ettiği vahyi İslam'dan uzaklaşmış, yerine hurafeler ve şekilcilik yerleşmiştir.

Kur'an'ın hayat veren mesajı terk edilmiş, onun yeri geleneksel kalıplar ve kültürel geleneklerdir.

İslam'ı kabul etmeyen farklı kavimler, kendi kültürlerini dinin özüyle uygulanması yeni bir yaşam biçimi oluşturmuş; dolayısıyla Kur'an'ın mayası olan İslam, anlamlı ve yaşam bütünlüğü kaybolmuştur.

Kur'an, hayatın hayatının çıkarıldığı, yalnızca özel günler ve kabir başlangıçta okunan bir ölüler kitabı hâline dönüştü.

Müslümanlar, atalarının diniyle övünmüş, İslam'ı simge üzerinden yaşıyor hâle gelmişlerdir.

Özellikle Hz. Ali'nin şehadetinden sonra başlayan süreçte, Emevî dönemiyle birlikte Kur'an İslam'ın yeri siyasileşmiş ve şekilci bir anlayış almıştır.

Böylece şekilcilik, İslam'ın kendisi gibi algılanmıştır.

Bugün dünyanın en çok basılan ve okunan kitabı olan Kur'an, ne yazık ki Müslümanların seçenekleri sadece ev süsü olmuş, içeriğiyle yaşanmaz hâle gelmiştir.

Kur'an; hayata müdahale etmeyen, insanların yön uygulamalarının, iktidarların düzenine karışan bir kitap olarak görülmesi olmuştur.

Hz. Muhammed'in örnekliği toplumu kabul etmemiş, iktidarlar tarafından halk, İslam'ın özünden uzaklaştırılmıştır.

Büyük bütçelerle yapılan devasa camiler inşaatı yapılmamakta, ancak yapılar bu karmaşıklıktan yoksun ve ruhsuz hâllerde bulunmaktadır.

Lüks ve gösterişli camiler, toplumun bileşenlerinde sadece mimari süsleriyle konuşulan bir konu haline geldi.

“Falan yerdeki camiyi gördün mü?” gibi söylemler öne çıkmakta; bu camilerin kiliseleri özetleniyor, dikkat çekici mimarlar anlatılıyor.

aralarındaki tek fark ise resim ve heykel yerine kıble bakışlarına bakan şelale görünümleri, çim desenli halılar, gökyüzü tavanları ve çam ağacı resimleriyle süslenen duvarlardan oluşuyor.

Oysa camileri değerli ve güzel yapan, iç dekorasyonları değil; orada Allah'a teslimiyetle ibadet etmeyen Müslümanların gözetiminde ve yaşadığındaki güzelliktir.

Bugün birçok cami, müze gibi sadece gezilen, bakılan ama ibadet edilmeyen alana dönüşmüştür.

Aşırı süslemeler ve görsellik adına yapılan harcamalar, ibadet bilinciyle değil, bir gösteriş unsuru olarak değerlendirilmektedir.

İslam'da “mescit”, secde edilen, Allah'a yönelinen yer.

Peygamber Efendimiz'in döneminde mescitler; hem ibadetin hem de sosyal hayat merkezi olan sade yapılardı.

Mescitlerde dikkat dağıtacak, zihni meşgul edecek süslemelere asla izin verilmemiştir.

Elbette camiler sağlam, kaliteli ve ibadete yakışır şekilde inşa edilmelidir. Ancak israftan kaçınmalı, sadelikten korunmalı, ibadet sırasında insanın dikkatini dağıtacak her türden fazlalıktan uzak durulmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zafer Çam Arşivi