Geçtiğimiz pazartesi günü Ümraniye’de motosiklet hırsızlığı suçundan aranan şüpheli Yunus Emre Geçti, polis memuru Şeyda Yılmaz’ı alçakça şehit etti. Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Bu olay içinde zerre kadar dahi vatan sevgisi taşıyan herkesi derinden üzdü. Katilin emniyette gördüğü muamele bir nebze olsun içimizi rahatlatmış olsa da gencecik yaşında, hayatının baharında ailesinden kopartılmış olan şehidimizi geri getirmiyor.
Bu olay üzerinden konuşulması gereken iki temel mesele var. Birincisi 26 ayrı suçtan kaydı olan katilin İstanbul sokaklarında elini kolunu sallaya sallaya dolaşması, ikincisi ise 14 yaşındayken Türk bayrağıyla fotoğraf çekinen Yunus Emre Geçti’nin 19 yaşında polis katili olması.
İlk mesele aslında toplumun adalet algısının çöküşünün en temel sebebi. Defalarca suç işlemesine rağmen yine sokaklarda elini kolunu sallaya sallaya dolaşan potansiyel katiller, caydırıcılıktan uzak ceza kanunları ve her yargı paketinde daha da karmaşıklaşan infaz hükümleri… Bunların hepsi toplumun adalet algısının çökmesine sebep olduğu gibi suçluları da suç işleme noktasında cesaretlendiriyor. Toplumda adalet algısının çökmesi, toplum nezdinde yasadışı yolları meşrulaştırır ve büyük bir karmaşaya sebep olur. Ve olmaya da başlıyor.
“14 yaşında Türk bayrağıyla fotoğraf çekinen ve hatta adı Yunus Emre olan bir çocuk beş senede nasıl sosyal medyada terör örgütü sempatizanlığı yapabilir ve en sonunda polis katili olabilir?” sorusunun cevabı ise bizi asıl büyük çöküşe yönlendiriyor. Katil ilk örnek değil maalesef son da olacak gibi gözükmüyor. Özellikle yeni kuşakta daha belirgin hale gelen sosyal bozulmanın ilk aşaması uyuşturucu. Uyuşturucuyla başlayan bu serüven okuldan kopmayla devam ediyor ve bu tarzdaki çocukların bir araya gelip tabiri caizse küçük suç çeteleri kurmasıyla olgunlaşıyor. İnfaz yasalarının karmaşasından yararlanarak her defasında bir şekilde “paçayı kurtaran” bu çocuklar adeta birer suç makinesine dönüşüyor.
2020 yılında Bağcılar’da polis memuru Erkan Gökteke, bu yılın başında Büyükçekmece’de polis memuru Cihat Ermiş ve son olarak Ümraniye’de polis memuru Şeyda Yılmaz… Üçü de aynı tip katiller tarafından şerefsizce şehit edildi. Bu milletin evlatlarını şehit eden ve gitgide cesaretlenen bu bozulmuş yapıları kesip atmak devletin en önemli görevidir. Geç kalınan her an ÇÖKÜŞü daha da derinleştirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.