1938 yılında ustaların ustası Muharrem Ertaş ile Döne Hanımın oğlu olarak, önceden Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesine günümüzde ise Akpınar ilçesine bağlı olan Kelismailuşağı (Kırtıllar) köyünde, yoksulluk içerisinde dünyaya geldiğinde kim bilebilirdi ki dünya çapında bir halk ozanı olacağını büyük usta Neşet Ertaş’ın?
Küçük yaşlarda babasından aldığı dersler ve yeteneği sayesinde, bağlama, cümbüş, keman, davul ve zurna çalmayı öğrenen Neşet Ertaş, 12 yaşına kadar babasının sazı eşliğinde köçeklik yapmış.
13-14 yaşlarında Ankara’ya gelerek Muzaffer Sarısözen’le tanışması kendisine TRT’nin kapılarını açmış. 17-18 yaşlarında İstanbul’a giderek plak kayıtlarına başlamış. Askerliğinden önce Ankara’ya yerleşen Neşet Ertaş 15 günlük periyotlarla TRT Ankara Radyosu’na “Kırşehirli Mahalli Sanatçı” unvanıyla program hazırlamaya başlamış. Askerliğini Ankara Orduevinde müzisyen olarak tamamlayan Neşet Ertaş babasının tüm karşı çıkmalarına rağmen, uğruna türküler yaktığı Leyla hanımla evlenmiş ve bu evlilikten üç çocuk sahibi olmuş.
Dillere destan olan bu evlilik üç çocuğa rağmen sona erdiğinde bu durum Neşet Ertaş’ı çok derinden etkilemiş ve bu derin ruh halini türkülerinde dile getirmiş. 1977 yılında sahnede geçirdiği felç hayatını olumsuz etkilemiş. Hemşerisi Dr. Mehmet Ali Altın’ın yoğun uğraşları ve Berlin’de gördüğü tedaviler sayesinde sağlığına kavuşmuştur. Kendisine verilmek istenilen Devlet Sanatçısı unvanını, “Hepimiz devletin sanatçısıyız.” diyerek kabul etmeyen Ertaş, arif kişiliği, derviş edası ve halk ozanı kimliğiyle 7’den 70’e herkesin gönlünde taht kurmuştur.
25 Eylül 2012 yılında mücadele ettiği kansere yenik düşerek İzmir’de vefat eden Neşet Ertaş vasiyeti üzerine Kırşehir Bağbaşı Mezarlığına babası Muharrem Ertaş’ın “ayak ucuna” defnedilmiştir.
Vefatının üzerinden 12 yıl geçmiş büyük ozanın. Eserlerinde “Garip” mahlasını kullanan, “Bozkırın Tezenesi” olarak nam salan, Abdallık kültürünün önemli temsilcilerinden olan, koca yürekli bir Neşet Ertaş geçti şu “yalan dünyadan”.
Türkiye’nin en ünlü sanatçılarının seslendirdiği eserlerinden “Neredesin Sen, Gönül Dağı, Yalan Dünya, Kendim Ettim Kendim Buldum…” gibi nice sevdalara, nice vuslatlara şahitlik etmiş türkülerini, aramızda bilmeyen, her dinlediğinde yüreği titremeyen var mıdır acaba?
Büyük ustanın vefatının 12. yılında sevgi, saygı ve özlemle…
Sağlıcakla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.