Bundan on yıl önce… Çözüm adı altında çözülmenin, açılım adı altında saçılmanın dayatıldığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve şerefli Türk milletinin yüzyıllardır dayandığı sac ayaklarının bir bir ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir garip “süreç” yaşanıyordu.
Akil adamlar vardı mesela şehir şehir gezip çözülmenin gerekliliğinden bahsediyorlardı. Hepsini toplasak bir Fırat eder miydi? Sanmıyorum.
Sokaklarda, caddelerde ve tabii üniversitelerde teröristbaşı öcalanın posterini asmak serbestken “Türküm” demek suç sayılıyordu. Hemen hemen her üniversite teröristler tarafından esir alınmıştı. Vatansever öğrenciler sınavlara dahi giremiyordu.
O yıllarda teröristbaşına “sayın” demek serbestti, Atatürk’ü anmak ise ırkçılık. Terör örgütü üyeleri fikir savaşçısıydı, milliyetçiler ise kandan beslenen vahşi insanlar…
İşte bu süreç daha 24 yaşındayken Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu katletti. Bu süreç yüzünden biti kanlanan teröristler İzmir’in ortasında dahası bir üniversitede yani eğitim yuvasında Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu katletti.
Fırat Yılmaz Çakıroğlu şehit olalı on sene oldu ama acımız ve kinimiz hala taze. Bunu “karşıt görüş kavgası” olarak lanse eden satılmış medya, bu sürecin taşlarını döşeyenler, üniversitelerin teröristler tarafından işgaline göz yumanlar ve Fırat ağabeyi koruyamayan herkes dün gibi hatırımızda. Fırat ağabeyin şehadetine kadar olan süreçte kılını kıpırdatmayıp sonra mezarı başında poz kesen sözde abileri de unutmuş değiliz.
Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na, kıymetli şehidimize vefatının sene-i devriyesinde bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanın cennet olsun ağabey.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.