Gazze'deki ateş, ABD’ye sıçradı

“Yaşattığınızı yaşamadıkça ölmezsiniz”

Hayatımızda bu sözün gerçekleştiğine dair onlarca olay hatırlarız. Ama yine de birbirimizi kırmaktan, kınamaktan, açığımızı aramaktan, yanlışları araştırmaktan vaz geçmeyiz. Ve sonrada birileri gelir bizi aynı olaya benzer olaylardan dolayı kınar, açığımızı arar, yanlışlarımızı araştırmaya başlar ve sonuç kimsenin hoşuna gitmeyecek bir hal alır.

İşte bu gün tam da bunu yaşıyoruz.

Gazze... Taş taş üstünde kalmadı. Her yer, yerlebir. Ellibinden fazla yakın şehit, yüzbinin üzerinde yaralı, yanmış, yıkılmış, tarihin göreceği en büyük vahşete ve soykırıma sahne olmuş, en vahşi cinayetlerin, işkencelerin yapıldığı yer.

Bütün barış girişimlerine rağmen, insan kanına susamış canavarların, ABD’nin tam desteği ile oluk oluk kan akıtıyorlar. Ve bildiğiniz gibi ne hukuk, ne adalet oralara hiç uğramıyor. Uluslararası hukukun, üstünlerin yani emperyal devletlerin hukuku olduğunu bir kez daha görüyoruz.

Bir Amerikalı ünlü oyuncu James Woods çıkıyor, "Ateşkes yok, uzlaşma yok, barış yok, bağışlama yok, hepsini öldürün" diyor.

Ve bugün aynı dünyaca ünlü, anlı, şanlı oyuncu bir televizyon kanalına çıkarak, salya-sümük ağlayarak evinin kül olduğunu söylüyor!!!

Los Angeles'deki yangın günlerdir sürüyor. Yüz binlerce dönüm yer, on binin üzerinde ev kül oldu. Yangın hala söndürülemedi. İlginç olan vali de, Belediye başkanı da, "Para yok, su yok, personel yok" diye ağlıyorlar. Çaresiz, zavallı, ellerinden hiçbir şey gelmiyor! Ateşe teslim olmuşlar. 30 dolarlık çadırları yakanların, 30 milyon dolarlık evleri yanıyor!

Nerede oluyor bu olay? Dünyanın en büyük süper gücü! ABD...

Gazze'deki şehit olan her çocuktan, savunmasız masum kadınlardan, yaşlılardan sorumlu ABD...

Irak'ta, Suriye'de, İran'da, Afganistan'da ve dünyanın birçok yerinde katliamların, cinayetlerin, işkencelerin sorumlusu ABD...

ABD tarihine baktığımızda, kendi insanını bile göz göre göre ölüme terk eden, bunu da pişkin pişkin savunan bir devlet görürüz.

Hep birlikte merak ediyoruz! ABD, Gazze'deki şehit olan, yaralanan, sakat kalan çocukların, masum insanların çığlığını şimdi duyuyor mudur? Hiç sanmıyorum.

Baştan söyledik, "Yaşattıklarınızı, yaşamadıkça ölmeyeceksiniz". Bekleyin Allah'ın gazabını, bunlar daha iyi günleriniz.

Seviniyor muyuz? Zil takıp oynuyor muyuz? Oh olsun az bile diyor muyuz? O alevler ağaçları, evleri, canlarınızı yaksın diyor muyuz? Asla, demiyoruz, demeyeceğiz de. Çünkü biz insanlığın acısına ortak olan bir kültürden geliyoruz.

Peki ne diyoruz? Gazze, içimizi yakıyor, yüreğimizi dağlıyor, çekilen acılara insan olan insan dayanamıyor. Sadece, "yaptığını gör, yaşattığını yaşa" diyoruz.

Elbette kendini Müslümanım diye tarif edenlere, Müslümanım diyenlere de bir çift sözümüz var. Olanlardan, yapılanlardan ders alın ve,

"BİRLİK OLAMIYORSANIZ, ÖZGÜRLÜK HAYALDİR" diyoruz.

Ey inananlar! "Gazze'de yapılanları, Müslümanların soykırıma uğrayışını, Türk-İslam Coğrafyasındaki katliamları, zulüm, baskı ve işkenceleri görüp birlik olmuyorsanız, siz daha neyi görüpte birlik olacaksınız?

Emperyal güçlerin alçak askerleri, çocuklarınıza, kızlarınıza, namusunuza el uzattığı zaman mı göreceksiniz? Ülkeniz, topraklarınız işgal edilincemi göreceksiniz? Köleleştirildiğiniz zaman mı göreceksiniz?

Unutmayın, sizi ne petrolünüz kurtarır ne de kendinizin dahi bilmediği sınırsız servetiniz.

ABD deki yangın göstermiştir ki, ABD, zavallı, olaylar karşısında çaresiz, aciz kalan kağıttan kaplan. Koca bir hiç. ABD, 900 milyar dolar ayırdığı savunma bütçesini, Türk ve İslam Coğrafyasındaki Müslümanları ve Türkleri yok etmek için kullandığı herkesin malumu.

Tekrar soralım. Ne zaman birlik olacaksınız? Gördüğünüz gibi onlara işgal, soykırım, katliam, zulüm, işkence yetmiyor! Bütün dünyayı sömürgeleştirip, bütün insanları köle, kendilerini efendi görüp, dünyaya hakim olmak istiyorlar. Yani hiç bir devlet güvende değil.

Biz parça parça, bölük bölük olduğumuz müddetçe, bu hedeflerini gerçekleştirmelerine kim mani olacak? Her devlet her olaydan ders çıkarmalı.

Tek bir soru daha, "Allah'ım düşmanları kahru perişan" eyle diye yan gelip yatıp beddua ederken, (elbette beddua edeceğiz) neden çağın teknolojilerini kullanmak için gayret sarf etmiyoruz? Yani tedbiri alıp neden takdiri Allah'a bırakmıyoruz? Bunu yapacak gücünüz olduğu halde. Peki Allah'ın Kitabı size ne emrediyor?

O halde tekrar tekrar okuyun bakalım Kur'an size ne diyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmet TAŞ Arşivi

04.17

05 Şubat 2025 Çarşamba 02:30