İslam Ordusu Tekrar Canlandırılmalıdır

Öncelikle bugünkü durumu kısaca özetleyelim. ABD ve İran nükleer silahların yapımına son verilmesi maksadıyla yapmış oldukları toplantı sırasında, İsrail, İran’a saldırmış inanılmaz bir şekilde İran’ın üst düzey komutanlarını ve nükleer bilim adamlarını öldürdü. İran kendini hızlı bir şekilde toparlayarak karşılık verdi. Yaklaşık iki haftadır, İran-İsrail savaşı devam etmekte, İsrail tarihinde görmediği bir yıkımı yaşamıştır.

Ancak bu İsrail’i durdurmadığı gibi daha da ileri gitmiş, ABD yi savaşın içine çekmiş, İran’ı bombalamasını sağlamıştır. Tabi aynı kan emici vampir İsrail, Gazze’ye yapmış olduğu saldırılara ara vermeden devam etmiştir.

Haydut devlet hiçbir kural, hukuk, insani değerler, tanımaksızın, İran’a, Lübnan’a, Gazze’ye saldırılarına devam etmiş, binlerce insanın ölümüne neden olmuştur. Başta ABD olmak üzere bütün Batı ülkeleri İsrail’i silah deposu haline getirdiler ve İsrail’de bu silahlarla bütün Müslümanlara kan kusturmaya devam ediyor. Elbette de İslam dünyası sadece tv lerden canlı canlı savaşı izlemekle yetiniyorlar. Bir kısım Arap ülkeleri de İsrail’e yardım etmekten çekinmiyorlar.

Yine perde arkasında savaşı yöneten ABD, durun artık yeter diyor İran ve İsrail’in “ateşkes” ilan etmelerini sağlıyor.

Kısaca görünen fotoğraf bu. Peki, Gazze’deki kanın durması, Türk ve İslam Coğrafyasında, katliamların, soykırımların ve cinayetlerin durdurabilmenin yolu nedir?

Hiçbirimiz unutmayalım ki, gerek Balkanlar da gerek Türkistan da gerekse Orta Doğu da Türk ve Müslüman kanının akıtılmasını yine Türkler ve Müslümanlar önleyecektir.

On yıl evvelisine gidelim. 2015 yıllarında Başkan Erdoğan, Suudi Arabistan’a gider. Kral Selman ile bir araya gelirler. Kamuoyuna gidiş nedeni farklı aktarılır. Sonraları Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 34 İslam Ülkesi hiç kimsenin beklemediği bir anda 15 Aralık 2015 de İslam Ordusunun kurulduğunu açıklarlar. Bu ordu önceleri terör örgütleri ile mücadele edecek, sonraları Müslüman kanının dökülmemesini önleyecektir. İlk operasyonda Suriye olacaktı. Bunu haberi alan ABD ve Rusya acilen toplantılar yaptılar bu ordunun dağılması için çözüm yolu aramaya başladılar. Ancak ilk anda başarılı olamadılar. İşler İslam Ordusunun istediği gibi gitti. O dönemde bu orduya, İran, Cezayir, Umman ve Irak katılmadılar.

Daha sonra ne oldu, nasıl oldu, niye oldu gerçek nedir bilinmez bu ordu dağıldı.

Bu güne gelelim. İran-İsrail savaşı durdu ama Gazze’deki çocukların, kadınların masum insanların çığlıkları kulakları yırtarcasına kâinatın her köşesinden duyulmaya devam ediyor. Soykırımcı alçak, haydut İsrail Orta Doğu’yu kan gölü haline çevirdi. Ve kimse dur diyemiyor.

Balkanlarda Türklere yapılan baskı, Türkleri yok etmek için elleri tetikte bekleyen emperyal devletlerin uşakları fırsat kolluyor. Türkistan da ise Türk devletleri her türlü ayrışmayı yaşıyor. Orta Doğu zaten kan gölü.

İşte tam da burada İslam Ordusu tekrar canlandırılmalı. Tekrar hayata geçirilmeli. Zulme, işkenceye, soykırıma, işgale, katliamlara son vermeli. Bunun başka çıkar yolu yok. Hiçbir ülke tek başına ABD ve Batı ile mücadele edemez. Ama böyle bir ordunun varlığı en büyük caydırıcılıktır. Türklerin ve Müslümanların korunması demektir.

2015 de bu fikir Türkiye’den çıkmış, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde bu ordu kurulmuştu. Türkiye yine öncülük yapmalı, aklı başında olan Türk ve İslam ülkeleri ile birlikte bu orduyu tekrar kurmalı başına da Türkiye geçmelidir. Dün olduysa bugünde olabilir.

Aksi halde, Gazze, Lübnan ve İran’dan sonra herkes biliyor ki hatta kendileri de ağızlarından kaçırdılar, sıra Türkiye ‘de. Türkiye’nin, Türk ve İslam Coğrafyasının lideri ve umudu olduğunu asla kimse aklından çıkarmasın.

İsrail bırakın sözde vaat edilen toprakları almayı, bütün Orta Doğu’yu ve yakın gelecekte, bütün Türk illerinin topraklarını bünyesine katacaktır. Çünkü İsrail Amerikan emperyalizminin maşasıdır. ABD, İsrail eliyle adım adım hâkimiyet alanını genişletecektir. Orta Doğunun, Asya’nın ve Balkanların bütün zenginliklerini işgal edecektir.

Burada elbette öncelik Türkiye’nin güvenliği. Türkiye güvende değilse, hiç kimse güvende olduğunu sanmasın. Yunan topraklarında kaç tane ABD üssü var? Veya kaç tane daha açılacak. Peki niye? Şayet biz başta İslam Ordusunu kuramazsak, gerekli tedbirleri acilen hemen şimdi alamazsak, karşımızda ki nükleer güce nasıl karşı koruz düşünmemiz lazım.

Türkiye’nin güçlü ve güvende olması demek, Balkanların, Orta Doğunun, Türkistan’ın, bütün Türk ve İslam Coğrafyasının güçlü ve güvende olması demektir.

O halde, İslam Ordusu kurulmalı, nükleer güce sahip olmalı, dünyanın havada ve karada en gelişmiş silahlarına sahip olmalıdır. En azından şimdilik, Türkiye, Azerbaycan, Pakistan birlikteliği genişletilmeli, Balkanların “Türk Yurdu” olduğu unutulmamalı, güçlü olmaları için her türlü destek verilmeli. Orta Doğu’da çürümeyen devletlerle ittifaklar kurulmalı.

Elbette devletimiz bütün bunları biliyor. Ama bir çoğumuz hala hayal alemindeyiz. Savaşma barış hikâyesindeyiz. Silahlanmaya ayrılacak parayla başka işler yapalım derdindeyiz.

Can alıcı soru şu!

ÜLKEN İŞGAL EDİLİP SEN KÖLE OLDUKTAN SONRA, İNSANCA YAŞAYABİLECEĞİNİMİ SANIYORSUN?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmet TAŞ Arşivi