Kurban Bayramı mı, kurbancılık mı?

Tarihin en kadim ibadetlerinden biri olan kurban, sadece bir kesim işlemi değil; teslimiyet, bağlılık, paylaşım ve dayanışmanın ete kemiğe bürünmüş hâlidir. İlk insan Hz. Âdem'den itibaren tüm semavi dinlerde yer bulan bu ibadet, özünde insanın Allah'a yakınlaşma arzusunun bir nişanesidir. Fakat günümüzde, geleneksel anlamının ötesinde yeni bir kimliğe bürünen kurban ibadeti, bizleri önemli bir soruyla baş başa bırakıyor: Kurban Bayramı mı, yoksa kurbancılık bayramı mı?

Kurban: Teslimiyetin Simgesi

İslam inancında kurban, yalnızca hayvan kesmekten ibaret değildir. Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i Allah’a adaması ve ardından gökten indirilen koçla sınavdan geçmeleri, bu ibadetin özünü oluşturur. Burada vurgulanan, Allah’a kayıtsız şartsız teslimiyettir. Kurban, bu teslimiyetin sembolü olduğu gibi, Allah’a duyulan saygının, bağlılığın ve sevgiliye sunulan bir adanmışlığın tezahürüdür.

Nitekim Kur’an’da, “Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; O’na ulaşacak olan yalnızca sizin takvanızdır.” (Hac, 22/37) buyurulmaktadır. Bu da gösteriyor ki; mesele sadece kesmek değil, imanla teslim olmak ve ihlâsla paylaşmaktır.

Geçmişte Kurban: Birlik, Beraberlik ve Şifa

Geçmiş yıllarda Anadolu’nun birçok evinde bayramdan haftalar önce kurbanlık hayvan alınır, aile fertleri bu hayvanla bağ kurar, onu besler ve bayram sabahı kesimine bizzat şahitlik ederdi. Kesim sonrası komşulara ikram edilen kavurmalar, çocukların sevinci, birlikte edilen dualar; bu ibadeti bir bayram coşkusuna dönüştürürdü. Hayvanla kurulan bağ, vekâletin bilinçli verilmesi ve kesim anındaki tekbir, bu ibadeti ruhen bütünlerdi.

Komşu ziyaretlerinde misafire kesilen kurban eti kavurması ikram edilir ve etin lezzeti ve güzelliği konuşulurdu.

Yine İslam âlimleri, kurban etinin şifa taşıdığına inanmış, dualarla kesilen kurbanın etinin maddi ve manevi bereketler getirdiğini belirtmişlerdir.

Bugün: Endüstriyel Kurbancılık

1990’lı yıllardan itibaren şehirleşmenin ve çevresel faktörlerin etkisiyle, kurban ibadeti geleneksel atmosferinden uzaklaşmaya başladı. Belediyelerce belirlenen alanlarda, seri ve hızlı kesimler yapılmaya başlandı. Ardından özel kesimhaneler devreye girdi, insanlar artık kurbanlık hayvanın yüzünü bile görmeden vekâlet verip kurban kestirir oldu.

Günümüzde ise kurbanlıklar Afrika’ya, Myanmar’a, Filistin’e gönderiliyor. Elbette bu ulvi yardımlaşma ve mazluma destek niyetiyle yapılıyorsa sevaptır. Ancak şu noktayı da unutmamak gerekir: Kurbanın manevi yönüyle bireyin kendisini muhatap kılması esastır.

Şimdilerde vatandaş, “30 bin lira buradaki kurbana vereceğime, 10 bin liraya yurtdışında iki kurban keser, kalan 20 bin lira ile kasaptan et alırım” demeye başlamıştır. Bu zihniyet, kurbanın ibadet boyutunu değil, etin kilo hesabını önceleyen bir yaklaşımın yansımasıdır.

Kurban, Görmeden Kesilirse Ne Olur?

Yeni nesil kurban kesimine şahit olmazsa, etin market rafından geldiğini sanırsa, gelecekte hayvan kesimine karşı çıkan yapay duyarlılıkların etkisine girebilir. “Kan görmek istemiyorum”, “Hayvana nasıl kıyılır?” gibi söylemlerle, kurban kültürü zayıflatılabilir.

Unutulmamalıdır ki; kurban kesilirken orada bulunmak, vekâleti bilerek ve hissederek vermek, hayvanın canını kolaylaştırmak ve tekbirlerle kesime eşlik etmek; ibadetin ruhunu tamamlar. Aksi takdirde kurban, sadece bir lojistik organizasyona indirgenir.

Geleneklerimiz Ayakta Kalmalı

Ayağımızın altından kayan kadim gelenekleri yaşatmak, bizlerin omzunda ağır bir sorumluluktur. Kurban ibadeti, sadece bugüne değil, yarınlara da miras bırakılması gereken kutsal bir değerdir. Gelişen teknolojiye rağmen özünden koparılmadan yaşatılmalı, genç nesle hem anlamı hem de hissiyatı öğretilmelidir.

Son Söz: Bayramın Aslı Paylaşmak

Kurban Bayramı’nın özü et değil, paylaşmaktır. Asıl kurban; Allah’a bağlılıkla, insanlara merhametle sunulan adaktır. Dualarla kesilen, sevgiyle paylaşılan, saygıyla takdim edilen kurban; gerçek şifadır. Bayram ise, paylaşarak büyür, sevgiyle çoğalır.

İyi bayramlar. Allah kurbanlarımızı, niyetimizi ve dualarımızı kabul eylesin.

Saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adem Öztürk Arşivi