Abdullatif Acar

Abdullatif Acar

Mazlumların ahı…

Mütekebbir zalimlerin teknolojik ve ekonomik üstünlüklerini adata güçsüz ve zayıfları ezmek için kullandıkları asrımızda mazlumların ahı bir türlü işitilmiyor. Gözlere perde inmiş, kulaklar sağır. Herkesin hesap ve kitabı farklı saiklerle tutuluyor.

Ben “Modern Cahiliye Dönemi” diyorum bu döneme. Çünkü bu dönem güçlünün haklı kabul edildiği bir dönem… Birleşmiş Milletlerin yaptırım gücü yok. 5 devletin iki dudağı arasında gidip- gelen kararlar alınıyor.

Başını ABD’nin çektiği Emperyalist batı ve şımarık çocukları Siyonist İsrail, Ortadoğu’da istedikleri gibi at oynatıyorlar. Dün Afganistan, Libya, Irak; bugün Suriye, Gazze ve Lübnan… Yarın kim bilir hangi mazlum coğrafyanın kanına girecekler.

Gazze’de binlerce çocuk, kadın, yaşlı denmeden katledilirken çıkarlarını İsrail’in yanında gören milletler ve devletler kalan vicdanlarını son kuruşuna kadar harcadılar, merhamet ve insani duygularından tamamen vazgeçtiler.

İslam devletleri hazır uyumaya devam ediyorken insan canını umursamayan bu caniler adeta mermilerin maliyet hesabını yapar oldu. İstatistiklerden öteye geçmeyen, Gazze’de ki katliam normal algılanır oldu.

Havayla tokalaşan, konuşurken uyuyan, başkan olduğunu dahi unutup yardımcısını başkan diye takdim eden ABD’nin mevcut başkanı Biden dünyaya ayar vermeye kalkışıyor. Bu şahıs California eyaletinde yer alan Los Angeles'ta ki yangın için “Evet, yangın var, haa bu arada büyük dede oldum” diyerek üzerine güldürürken, kül olan koca bir şehir için “Sanki hedefleri belirlenmiş bir savaş sahnesini hatırlattı” diyerek savaşın tahribatını yangınla hatırlamış.

Evet, Los Angeles bölgesinde ki esen fırtınanın hızı saatte 160 km’yi buluyor. Yangın her yere yayıldı. ABD’nin füzeleri, son teknoloji silahları, radara yakalanmayan uçakları rüzgârın önünde duramadı. Savunma sistemleri çöktü. Şehirde yağmalamalar başladı, sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bir muhabir diyor ki: “Yangın sokak sakak dolaşıyor. Bakıyorsunuz ki bir sokak tamamen kül olmuş ancak arka sokakta ki evlerde hiç bir şey yok.” 200 bin kişi tahliye edilmiş şehirden. Zenginlerin yoğunlukta yaşadığı bu şehir adeta makbere döndü. Yangının sadece yüzde 3’ü kontrol altına alınabilmiş. Musluklarda su kalmadığı itirafları aczi yetin boyutunu gözler önüne sermesi açısından yeter de artar.

Gazze’de 50 bin mazlumun katledilmesini, dünyanın bir çok yerinde milyonları aşan insanların öldürülmesini, yerlerinden yurtlarından edilmesini gündemine alma gereği duymayan Trump’ın “İsrailli esirler ben koltuğu oturmadan derhal serbest bırakılsın. Aksi halde Ortadoğu’yu cehenneme çeviririm” dediği bir zamanda kendisine cehennem sahnesinden bir bölüm izlettiriliyor adeta.

Elbette kimsenin üzüntüsü üzerinden intikam duygularını yaşayacak değiliz. Aksi halde onlardan farkımız kalmaz. Biz bu olayları kudreti ilahi çerçevesinde değerlendiriyor ve çok dersler çıkarıyoruz. Zalimlerin de ders çıkarmasını bekliyoruz.

Gazzeliler için 'Ateşkes yok, taviz yok, affetmek yok. Hepsini öldürün.' diyen ABD li ünlü aktör James Woods'un Los Angeles'taki evi orman yangınlarında tamamen yandığında zırıl zırıl ağlayarak 'Bir gün havuzda yüzüyorsun, ertesi gün hiçbir şeyin yok.' dereken Gazze için söylediklerini hatırlamış mıdır acaba?

Onlar da bir sabah kalktıklarında enkazın altında kalmışlardı. Evleri yerle bir olmuştu. Aşlarından, işlerinden hatta vatanlarından olmuşlardı. Gözlerinin önünde evlatları hunharca katledildi. Bombalarla paramparça olmuş evladının vücut bütünlüğünü tamamladım diyerek sevinen Gazzeli babayla empati yapması beklenemez insanlıktan çıkmış böylelerinden. Lakin herkes ettiğini bulacak. Bu ister bu dünyada ister ahrette mutlaka gerçekleşecek. Biz buna inanmışız. Yüce Allah İbrahim suresi 42. ayetinde buyuruyor ya: “Allah’ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.”

Evet, herkesin bir hesabı varken elbette Allah’ın da bir hesabı var. Bu dünya ceza veya mükâfat yeri değil. Ancak bazı cezalar bu dünyada verilir insanlar uyansın diye. Yaşadığımız asırda Müslümanların maruz kaldığı haksızlık ve zulümler yapamadıkları nedeniyleyken zalimlere dokunan ateş yaptıkları nedeniyledir. Kim bilir!

Firavunların tahtı, Karunların serveti yok olduğu gibi bu zalimlerin saltanatları da er veya geç son bulacak. Bu Allah için zor değil. Lakin Müslümanlar bu ağır imtihanda nasıl hesap verecekler. Asıl konu bu. Firavunların karşısında niye Musa gibi olmadınız, Nemrutların ateşi karşısında İbrahim’in teslimiyetini niye kuşanmadınız. Ebu Cehlin düşmanlığını bildiğiniz halde niye Hz. Muhammed’i örnek almadınız diye hesap sorulmayacak mı sandınız?

Ebrehe ordularıyla Kabeyi yıkmaya giderken peygamberimizin dedesi Abdulmüttalip develerini istemeye gitmiş. Ebrehe “Ben Kabeyi yıkmaya gidiyorum sen develerin derdindesin” dediğinde Abdulmüttalip “Kabenin sahibi var O korur orayı. Develer bana emanet, ben ondan sorumluyum” demişti. Allah, ordularını göndermişti de Ebrehe’nin ordusunu yerle yeksan etmişti.

Burada önemli olan bize düşen görevleri yerine getirmek, emanetlere sahip çıkmaktır. Düşmanlardan her yönde daha ileride olmak, tedbir alıp takdiri Allah’a bırakmak…

Vatan, namus emanettir; din diyanet emanettir; Mazlumlar emanettir; onur, şahsiyet emanettir; vicdan, merhamet emanettir onları korumak muhafaza etmek gerekir. Hz Ömer’in, Yavuz Sultan Selim’in, Selahaddin Eyyübi’nin bizlere teslim ettiği Kudüs emanettir, onu işgalden kurtarmak gerekir.

Bir ayet ve hadisle bitirelim; Yüce Allah buyuruyor ki: “Rabbin, halkı zâlim memleketleri yakalayıp cezalandırdığı zaman işte böyle cezalandırır. O’nun cezası, gerçekten çok acı verici ve pek şiddetlidir.”(Hud,102)

Peygamberimiz(s.a.v.) buyuruyor ki: “Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.” ( Müslim, Îmân 29, 31)

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullatif Acar Arşivi