İsmet TAŞ
Papanın Türkiye ziyaretini doğru okumak
Öncelikle Vatikan’a şöyle bir bakalım. 44.000 metre büyüklüğünde (yani Yıldız Parkı kadar) ve 900 kişinin yaşadığı, başta İtalya olmak üzere birçok ülkede binlerce gayrimenkulünün bulunduğu, tonlarca altına sahip ve ne kadar servetinin olduğu bilinmeyen, gizemli, sırlarla dolu, her yerde eli, kolu, ayağı olan, dünyanın en güçlü ülkesi. Katolik dünyasının yani yaklaşık bir buçuk milyar Hristiyan’ın merkezi.
Papa’nın iki özelliği var. Bir Katoliklerin ruhani lideri, iki Vatikan devletinin Devlet Başkanı. Ve Papa’nın Türkiye ziyaretinde tabiri caizse yer yerinden oynadı. Özetlersek, 1-din elden gidiyordu, 2-Türkiye bir çırpıda Katolik olacaktı, 3- insanımızı bu papazdan korumamız lazımdı.
Şimdi tek tek bakalım din nasıl elden gidiyor?
Şimdi siz Allah’a ve O’nun Peygamberine, yüreğinizi ortaya koyarak inanıyor, Allah’ın kitabının hükümlerini yerine getirerek yaşıyorsanız, hani derler ya feriştahı gelse diye işte tam da bu Papa’nın kralı gelse sizin tek bir kılınıza zarar veremediği gibi, Papa Müslüman olur öyle gider. Böyle bir öz güvene sahip olursak bizim değil onların korkması lazım. Peki, biz bu kadar büyük, yüce bir inanca layık bir şekilde yaşıyor muyuz? Bizim dinimiz yüz yıllardır gelişerek, çok büyük kitlelere sirayet ederek bu günlere, bütün saldırılara rağmen geldi. Hem de her zamankinden daha etkili, daha güçlü. Çünkü İslam dışındaki bütün dinlerin, “batıl” olduğu gerçeği gün yüzüne çıktı. Yani, “Hak geldi, batıl zail oldu”.
Peki, Türkiye bir çırpıda Katolik olur mu?
Bir çırpıda Katolik olur muyuz olmaz mıyız orasını bilemem ama bildiğim tek bir şey var! Bizim İslam dışı bir dine hatta dinsizliğe (Deizm gibi), meyil etmemiz için Papa’nın gelmesine falan gerek yok. Bu ülkede madde bağımlılığı kaç yaş grubuna kadar indi? Fuhuş da geldiğimiz nokta neresi? Hırsızlık, kapkaç, sahtekârlık, dolandırıcılık, mala çökme vs. ne kadar ayyuka çıktık? LGBT, Cinsiyetsizlik konusunda evlatlarımızı ne kadar koruyabiliyoruz? Kendi tarihimize, kültürümüze, milli ve manevi değerlerimize ne kadar sahip çıkabiliyoruz? Yabancılaşmanın neresindeyiz?
Haydi, buyurun gördüğünüz gibi Papa ve avenesi gelse ne olur gelmese ne olur. Onların istek ve kültürleri bu ülkeyi zaten istila etmek için her türlü çalışmayı yapmıyorlar mı? Kültür emperyalizmini en ağdalı bir şekilde yaşamıyor muyuz? Biz bu sorunları çözmek için neler yapıyor, hangi çalışmalar içerisindeyiz? Ben söyleyeyim, KOCA BİR HİÇ. Öyle olmasa bu durumda olmayız.
İnsanımızı bu Papazdan korumamız lazım mı?
Papaz dan değil ama Papazın sahip olduğu kültür ve değer yargılarından elbette korumamız lazım. Papaz gelse ne olur gelmese ne olur? Papazın hayallerle, destanlarla, masallarla oluşmuş, çürümüş kültürü ve tek dişi kalmış medeniyeti, ahlak ve din yapısı, ülkeyi yavaş yavaş ele geçirmiyor mu? Hadi bir Allah’ın kulu hayır desin. Saydık yukarıda ne hale geldiğimizi. Adam ayin yapsa ne olur yapmasa ne olur? Merdiven altı kiliselerimiz yok mu? Misyonerlik faaliyetleri son hızla devam etmiyor mu? Kiliselere giden insanımızın sayısında ciddi artış görülmüyor mu? Peki, neden hiç düşündük mü?
Bu madalyonun bir yüzü, diğer yüzüne bakalım yani Papanın Devlet Başkanlığına. Devletlerarası hukuk da devlet başkanları birbirlerini davet ederler, ülkelerinin çıkarlarını gözeterek ikili anlaşmalar yaparlar. Burada önemli olan ise Papanın Türkiye’yi ziyareti milyarlarca insanın izlemesi, kim nerede ne söyledi ona bakmasıdır. Başkan Erdoğan’ı seversiniz sevmezsiniz orası sizin bileceğiniz bir iş ama ikili basın toplantısında bütün dünyaya, Gazze, Suriye, ailenin korunması, cinsiyetsizlik, soykırım, konularında son derece açık, net ve çarpıcı konuşmalar yaptı. Görmeyen gördü, duymayan duydu. Milyarlarca insan bir kez daha dünyadaki vahşetle tanıştı.
Bu ziyarete akıl ve mantığın çerçevesinde baktığımızda, bakış açımızda genişleyecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.